Geçiciliğinden şüphe olmayan bir dünyada, gölgelenen bir âlemi seyrederek yaşıyoruz. Eline kalem alanlar, gördüklerini kendi durdukları yerden kendi ufuklarınca tarif etmeye çalışıyorlar. Naneli Şeker böylesi bir uğraşının izlerini taşıyor. “Naneli şeker tadında bence hayat. Hafif buruk bir hali var. Şekeri az serinliği fazla sanki.” diyen Hatice Eğilmez Kaya, insan olmanın üzerimizde bıraktığı anlaşılması ve anlatılması güç etkiden dem vuruyor.Susmak ve konuşmak arasında mekik dokumakla geçer ömürlerimiz. Yaşadıkça yaşamak isteriz bazen, bazen de “alıp başımı gitsem” deriz. Uyurgezerlerin anlaşılmaz boş vermişliği var kimi yüzlerde. Aheste hareket ediyor çevremizde bazıları. Kimimiz tarifsiz bir telaş içinde, kimimiz dervişane bir olgunlukla bakıyor gökyüzüne. Yürüyenlerimiz var, koşanlarımız da. Duranlarımız, düşenlerimiz, sakinlerimiz, bekleyemeyenlerimiz... Naneli Şeker’in satır aralarında aşinası olduğumuz tüm bu zıtlıklar raks ediyor tıpkı dünyanın ta kendisi gibi.Varlığımız evreni sayısız parçaya bölmüş. Hüzünlerimiz, sevinçlerimiz, gözyaşlarımız, kederlerimiz, endişelerimiz, umutlarımız var bizim. Her birimiz yumruğumuz kadar zümrütten bir köşke kilitleriz onları. Hatice Eğilmez Kaya Naneli Şeker’deki yazılarında gönül köşkünden devşirdiklerini okurlarıyla paylaşmış. Söz ki ehline söylenir.
Rüya, anahtar, naneli şeker, gurbet, kurtuluş, kar, kayıp şiir, sevgi, ölüm gibi temalarla beraber tasavvuf, sufilik, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin Ma’rifetnâme’si, Şeyh Bedreddin, Ahmet Muhip Dıranas’ın Olvido’su ve Yahya Kemal gibi önemli kişilikler yazıların konularını oluşturmaktadır. Yazarın; tasavvuf, sufilik konularında özel çalışmaları olduğu görülmektedir. “Naneli Şeker”in özünde, dibacesinde sevgi var. Bu sevgiyi bayraklaştırmış Pir-i Anadolu’dan Derviş Yunus, Hz. Mevlana gibi büyük değerler var. İdeolojiler üstü bir yaklaşımla sevgiyi şiar edinmiş değerlerimizdir anlatılanlar. İlahî aşka, sevgiye götüren bilimum beşeri sevgilerde hayatın içerisinde alıcılarını bekleyen, arzulayan numuneleridir bunlar. “Mecazi aşk ancak Allah’ı arayan gezginin geçmek zorunda olduğu bir köprüdür” tanımlamasıyla esas gidilmesi gereken istikamet çiziliyor.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Rüya, anahtar, naneli şeker, gurbet, kurtuluş, kar, kayıp şiir, sevgi, ölüm gibi temalarla beraber tasavvuf, sufilik, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin Ma’rifetnâme’si, Şeyh Bedreddin, Ahmet Muhip Dıranas’ın Olvido’su ve Yahya Kemal gibi önemli kişilikler yazıların konularını oluşturmaktadır. Yazarın; tasavvuf, sufilik konularında özel çalışmaları olduğu görülmektedir. “Naneli Şeker”in özünde, dibacesinde sevgi var. Bu sevgiyi bayraklaştırmış Pir-i Anadolu’dan Derviş Yunus, Hz. Mevlana gibi büyük değerler var. İdeolojiler üstü bir yaklaşımla sevgiyi şiar edinmiş değerlerimizdir anlatılanlar. İlahî aşka, sevgiye götüren bilimum beşeri sevgilerde hayatın içerisinde alıcılarını bekleyen, arzulayan numuneleridir bunlar. “Mecazi aşk ancak Allah’ı arayan gezginin geçmek zorunda olduğu bir köprüdür” tanımlamasıyla esas gidilmesi gereken istikamet çiziliyor.