Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi)

Kategori: Edebiyat Yazar: Osman Çelik Yayınevi: Diyanet Vakfı Yayınları

Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi)

  • Dil: TÜRKÇE
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
Tanıtım Bülteni
Satıcı Kitap Adı Bağlantı
Trendyol Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
Kitapyurdu Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
D&R Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
Idefix Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
BKM Kitap Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
Hepsiburada Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
Nadir Kitap Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
N11 Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
Amazon Türkiye Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) Satın Al
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) PDF 6.23 MB İndir
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) EPUB 6.96 MB İndir
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) MOBI 5.49 MB İndir
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) ODF 5.86 MB İndir
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) DJVU 7.32 MB İndir
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) RAR 4.76 MB İndir
Nasrettin Hoca (Hayat Hikayesi) ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (1 Yorum)


Kitap, Hoca’nın fıkralarını değil, hayat hikayesini içermektedir. Kitabı, roman tarzında sade bir dille yazılan inceleme yazılarından olan biyografik (hayat hikâyesi)roman türünden bir eser kabul edebiliriz. Kitabı okurken kendinizi; Moğol saldırıları, taht mücadelesi arasında hissedersiniz. Kitapta adeta tarihle iç içe bir hayat hikayesi sunulmuş. Nasreddin Hoca, camide imam, kürsüde vaiz, medresede önceleri öğrenci sonra müderris, evde bir eş ve aile babası, sorunları çözen bir elçi, yol gösteren bir rehber, zalim yönetici ile uğraşan bir mücadele adamı, toplum içinde ve pazarda adeta içimizden biri olarak işlenmiştir. Hoca, bu hayat mücadelesinde sadece güldüren bir mizah ustası değil, güldürürken düşündüren, güldürerek insanları monoton bir hayattan neşeli bir hayata çeken, dünyanın bitmek bilmeyen dert ve kasavetleri içindeki insanları espri ile biraz olsun güldürerek dünyanın geçiciliğini, asıl ve gerçek olanın öbür dünya olduğunu, ancak öbür dünyanın da burada kazanıldığını anlatan bir mürşid/uyarıcı olduğunu görmekteyiz. Kitapta zaman zaman Hoca’nın fıkralarına da yeri geldikçe ve uygun düştükçe yer verilmiştir ki bunların sayısı 15-20’yi geçmez. Sıkça tekrar edilen fıkrası Hoca ile özdeşleşen eşeğe ters binme fıkrasıdır. Kitabın okuyucuya kazandırdığı bilgilerden birisi de asırdaş olan Mevlana ile iki defa görüşmesidir. Kitabı lise ve dengi okul öğrencileri ile örnek bir hoca tanımak isteyenlere tavsiye ederek Osman Çelik Bey’e teşekkür ederim.Kitaptan alıntılar şöyle:-Hoca! Cenaze tabutu omuzdayken, herkes sağ tarafa koşar. Nedense sol tarafa itibar olunmaz. Sence, hangi tarafta bulunmak makbuldür?Nasreddin, şöyle karşılık verdi:-Tabutun içinde olma da, neresinde bulunursan bulun. Hepsi Allah indinde makbuldür.(s.196)Halka nasihat edenler, korkunun kaynağı olmamalıydı. İnsanlara, hayatı sevdirmeleri gerekirdi.(s.218)‘Evliliğin asıl gerçeği nedir?’ Nasreddin, günlük hayatı yakından izleyen ve değerlendiren biriydi.-Evliliğin gerçeği şu: Gündüzleri çifte hırlama, geceleri çifte horlama!(s.263)Bir bahar günü, piknik yapmak için göl kenarına gitmişlerdi. Yiyip içip eğlenirlerken adamın biri suya düştü. Adam yüzme bilmediği için ‘imdat!’ diyerek bağırmaya başladı. Herkes göl kenarına koştu. -‘Ver elini ver elini!’ dediler. Fakat göldeki adam elini uzatmıyordu. Derken, Nasreddin yetişti. -‘Al şu elimi!’ der demez, kazazede Hoca’nın eline yapıştı. Böylece boğulmaktan kurtuldu. Toplanan kalabalık şaşırmıştı.-Hocam anlamadık gitti; biz adama ‘ver elini’ dedik dinlemedi. Sen ‘al elimi’ deyince, kabul etti. Nasreddin, gülümseyerek karşılık verdi.-Siz suya düşen adamın ne cimri olduğunu bilmezsiniz. O sadece alır, vermez. Onun için ‘al elimi’ deyince dediğimiz yaptı. Keramet işte burada! (s.351)-Hoca! İnsanlar; doğuyor, büyüyor ve ölüyorlar. Bu ne zamana kadar devam edecek?Nasreddin, başını kaldırmadan karşılık verdi:-Cennet ile cehennem doluncaya kadar! (s.353)Papazlar, -Hoca! Merakımızı bağışlayınız. Hz. Muhammed’in, yedi kat göklere çıktığını söylediniz. Bunu nasıl ve hangi araçla yaptı?Nasreddin, gülümseyerek karşılık verdi:-Bunu bilmeyecek ne var ki! Sizin peygamberiniz Hz. İsa için kurulan merdiveni kullanarak.(s.395)Hoca ile ilgili şu bilgileri de sunmak isterim:Fıkraları dikkatle incelendiğinde Müslüman Türk halkının mizah sembolü olan Nasreddin Hoca’nın hazırcevap, insanları kırmadan doğruyu söyleyen, yeri geldiğinde kendisiyle de alay etmeyi bilen bir tip olduğu görülür. Fıkralarının çoğunda sıradan bir köylü gibi tarlasında, bağında çalışır, ormana odun kesmeye gider, zaman zaman da şehre iner. Ancak Hoca’nın bazen bir âlim, bazen bir bilge kişi, bazen kadı, tabip, hoca ve elçi kişiliğine büründüğü de görülür. Hocaya mal edilen fıkraların bir kısmının kaba ve çirkin olayları konu edindiği ve ahlak dışı olduğu görülür. Müslüman Türk halkının, başta inancı olmak üzere ahlak anlayışı ve gelenekleriyle bağdaşmayan bu fıkraların Nasreddin Hoca’ya ait olmadığı, sonradan hocaya mal edildiği kesindir. Bir kaçı dışında tek vakıa üzerine kurulan Nasreddin Hoca fıkraları hakaret içermeyen, açık ve dışa dönük, incitmeden eğiten mizahî yaklaşımların en güzel örnekleridir. Aykırı konuşmayı seven, aklıselimi kuvvetli, neşeli, babacan bir tip olan mizahı hiciv gibi yıkıcı değil yapıcıdır; bu yönüyle iyi niyet timsalidir.(İA, 32/419)O, Türkiye’de Nasreddin Hoca, Azerbaycan’da Molla Nasreddin, Özbekistan’da (Nasreddin) Efendi, Kazakistan’da Koja Nasır ve Doğu Türkistan’da Ependi gibi değişik adlarla bilinir. Adı ne olursa olsun, o, hep bizim bilinen hocamızdır.Nasrettin Hoca, son derece sade bir hayat sürmüş, içinde yaşadığı toplumun hayat görüşünü, yaşadıklarını ve değer yargılarını mizahi bir anlatımla dile getirmiştir. Adeta yaşadığı dönemin bir aynası olmuştur. O, yalnızca güldürmeyi değil, aynı zamanda düşündürmeyi ve ders vermeyi amaçlamış bir halk bilgesidir.Nasrettin Hoca, halk tarafından öylesine sevilmiş ve benimsenmiştir ki kendisinden sonraki dönemlere ait olaylar ve kişiler onunla bağlantılı bir şekilde anlatıla gelmiştir. Hak kendisinin ifade edemediği duygu ve düşünceleri Nasrettin Hoca’ya mal ederek sevincini, öfkesini ve her türlü isteğini ortaya koymuştur. Nasrettin Hoca’nın fıkraları içinden çıktığı toplumun değer yargılarına ters düşmez. İnsanları aşağılayan, onlarla alay eden ifadeler onun fıkralarında yer almaz. Onun fıkraları karşı düşünceler üzerine kurulmuştur. Fıkralarda düşüncelerin çatışmasından doğan gülünçlükler sergilenir ve sonunda mutlaka bir ders verilir.Nasrettin Hoca’yı ölümsüzleştiren güler yüzü, tatlı dilidir. O, her başın tacı, her gönlün ilacıdır. Her meclisin gülü, her sohbetin bülbülüdür. Onsuz düğünün de bayramın da tadı olmaz. Çağrılsa da çağrılmasa da o, hep başköşeye oturur. Kısaca o, hayatımızın her parçasında bizimle iç içedir. Onun fıkraları o kadar çok anlatılmıştır ki bazıları atasözü gibi kullanılır olmuştur.(Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Ertuğrul Yaman,TDVY, s.63-64)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*