Bu kitabı eline alan okur, parmaklarının arasında gizli bir coğrafyanın, kısa yoldan kana karışan bir mucizenin soluk aldığını bilmeli. İçinde bir kum saatinin zamanı ağır ağır süzdüğünü ve onu sarsmamak gerektiğini unutmamalı. Kaçamak bir bakışın peşinden gitmenin onu karanlık bir dehlize götüreceğini, her yankının kendisine döneceğini, satırların temren gibi uzayıp yazgı gibi kesişebileceğini, aç karnına incir yemenin mideyi bozacağını aklından çıkarmamalı. Düşlerine giren her masalcının aziz olmadığını, Kuzey İspanya'da küçük bir Bask kasabası olan Obaba'ya yıllardır tek bir geminin bile demirlemediğini, Kartaca'nın tahta bir kılıçla fethedilemeyeceğini bir köşeye not etmeli. En uzun tümcenin bile başladığı yerde bittiğini, sonsuz hızla hareket eden her şeyin yerinde durduğunu ve bu kitabın kayıp kıta Atlantis'in diliyle yazıldığını daha baştan kabullenmeli. Atxaga ve Obabakoak.... Anlaşılır gibi değil...
yağmur yağdığında toprağı çamurlanıp, hüzne bezenen bir coğrafyada inilti halinde söylenen bir ağıt gibi bu kitap. ‘Yalnız Adam’ gibi geçmiş sorgulamasından çok, ‘yalnız Kadın’ da ki belirsizliğin kederi gibi tanıdık, yaşanılmış sanki. Bask edebiyatı bu kitapta vücut bulmuş da bekliyor bizi, öğrenelim yada en azından ağıtlarının tınısını kulaklarımıza değdirelim diye..
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
yağmur yağdığında toprağı çamurlanıp, hüzne bezenen bir coğrafyada inilti halinde söylenen bir ağıt gibi bu kitap. ‘Yalnız Adam’ gibi geçmiş sorgulamasından çok, ‘yalnız Kadın’ da ki belirsizliğin kederi gibi tanıdık, yaşanılmış sanki. Bask edebiyatı bu kitapta vücut bulmuş da bekliyor bizi, öğrenelim yada en azından ağıtlarının tınısını kulaklarımıza değdirelim diye..