Aslında kimse ölmüyor. Sadece, ölüm denilen hâdise ile bir kısım davranışları kısıtlanıyor ki, aynı kısıtlama şu veya bu sebeple henüz yaşarken de bedenimize taalluk etmiyor mu; felç gibi, aklî melekeyi yitirmek gibi vs… Efendimiz’in, “Nas uykudadır öldükleri zaman uyanırlar” hadîs-i şerifi çerçevesinden baktığımızda durum daha da değişir. Mâdem uykudayız, öldüğümüzde uyanacağız, demek ki yaşarken (uykuda olduğumuzdan) kısıtlıyız. Öldüğümüzde uyanıp bu kısıtlılıktan kurtulacağız. Aynen hayatta iken uyuyor oluşumuz sebebiyle hareketlerimizin kısıtlı olması, uyandığımızda ise faaliyet gösteriyor olmamız gibi.
“İdrakin Acziyetine Hitab” altbaşlığıyla çıkan kitapta Ustaosmanoğlu, hayatın yegâne gerçeği ölümü hatırlamamanın insanın kendini idrak edememesinden kaynaklandığını anlatıyor.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
“İdrakin Acziyetine Hitab” altbaşlığıyla çıkan kitapta Ustaosmanoğlu, hayatın yegâne gerçeği ölümü hatırlamamanın insanın kendini idrak edememesinden kaynaklandığını anlatıyor.
Güzel bir kitap Tebrik ederim