Orta Doğu’daki Kitle İmha Silahları Silahların Kontrolü ve Türkiye
Yayın Tarihi: 17.02.2003
ISBN: 9789758572359
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 304
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 14 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
1972 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1981 yılında Kara Harp Akademisi'nden Kurmay Subay olarak mezun olan Serdar ERDURMAZ, ABD'de Yöneylem Analiz (Operation Research System Analysis) konusunda eğitim aldı. 1987-1990 yılları arasında NATO Karargahı/Brüksel'de görev yapan ERDURMAZ, aynı dönem içerisinde Brüksel askeri ateşeliğinin kuruluşunu üstlendi ve akredite ateşe olarak çalıştı. Bu dönemde Hür Brüksel Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans eğitimi alan, 2002 yılında ise Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde doktora eğitimini tamamlayan Serdar ERDURMAZ, İngilizce ve Fransızca bilmektedir. Dünyanın kaderini etkileyecek gelişmeler, Türkiye'nin sınırlarının hemen güneyinde şekilleniyor. ABD'nin yoğun baskıları sonucu dünya yeni bir savaşa doğru hızla sürükleniyor. Kamuoyundaki genel kanı, Bush yönetiminin ABD'nin uzun süreli petrol gereksinimini karşılamak amacıyla Kitle İmha Silahlarını gerekçe göstererek Orta Doğuya yeniden şekil vermek peşinde koştuğu yönünde. Savaşın gerekçesi olarak gösterilen Kitle İmha Silahları ile ilgili verilerin hepsi yabancı kaynaklı. Elinizdeki bu kitap, bilimselliği geçen yıl onaylanmış bir doktora tezi. Kapsamlı bir araştırma. Halen ASELSAN Genel Sekreteri olarak görev yapan Doktor A. Serdar Erdurmaz'ın uzun çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bu araştırma belgesinde Orta Doğu'daki silah bölgelerini ve Türkiye'nin çevresindeki tehdit çemberinin boyutlarını ayrıntılarıyla bulmak mümkün. Üretimlerinin kolaylığı ve ucuzluğu nedeniyle fakir ülkelerin "Atom Bombası" olarak adlandırılan "Kimyasal ve Biyolojik" silahların özelliklerini anlatan Doktor Erdurmaz, araştırmasında, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu hedef ülkelerin askeri kabiliyetleriyle ilgili bilgileri de ortaya koyuyor. Kitap bu yönüyle, bir başvuru kaynağı olma niteliği taşıyor.
Bu kitapta, Ortadoğu bölgesinde tehdit yaratacağı düşünülen ülkelerdeki kitle imha silâhları inceleme konusu yapılıyor.Günümüzde Ortadoğu denilince akla; petrol, terörizm ve kitle imha silâhları geliyor. Varşova Paktı’nın yıkılışını müteakip, NATO bağlamında ABD ve Batı ülkelerinde ortaya çıkan yeni tehdit değerlendirmeleri ışığında gözler, doğal olarak Ortadoğu’da güçlenmeye başlayan kitle imha silâhlarına sahip olma yarışına dönüyor.Kuzey Kore, Çin ve yıkılan eski Sovyetler Birliği, ekonomilerini canlandırmak ve uluslararası alanda prestij kazanmak için kitle imha silâhlarına ait teknoloji, malzeme ve teçhizat transferlerine istekli olunca, Ortadoğu ülkeleri için son derece cazip bir ortamın da doğmuş olduğu göz önüne alınırsa bu konunun önemi daha da artıyor.Birbirleriyle çatışan, aralarında sürekli sürtüşmelerin yaşandığı Ortadoğu ülkelerinin envanterinde yüksek tahrip yeteneğine sahip bu silâhların bulunması iki açıdan tehlikeli bulunmaktadır. Birincisi kendi aralarında yaşanan sıkıntılarda bu silâhların kullanılması ihtimali ikincisi de yıllarca türlü terör örgütlerine destek veren ülkelerin bu imkânlarından terör örgütlerini de faydalandırmasıdır. Özellikle terör örgütlerinin uygun atış vâsıtalarını bulmaları hâlinde kitle imha silâhlarının büyük bir insanlık dramı yaşatabilecek canavarlara dönüşeceği rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Bu kitapta, Ortadoğu bölgesinde tehdit yaratacağı düşünülen ülkelerdeki kitle imha silâhları inceleme konusu yapılıyor.Günümüzde Ortadoğu denilince akla; petrol, terörizm ve kitle imha silâhları geliyor. Varşova Paktı’nın yıkılışını müteakip, NATO bağlamında ABD ve Batı ülkelerinde ortaya çıkan yeni tehdit değerlendirmeleri ışığında gözler, doğal olarak Ortadoğu’da güçlenmeye başlayan kitle imha silâhlarına sahip olma yarışına dönüyor.Kuzey Kore, Çin ve yıkılan eski Sovyetler Birliği, ekonomilerini canlandırmak ve uluslararası alanda prestij kazanmak için kitle imha silâhlarına ait teknoloji, malzeme ve teçhizat transferlerine istekli olunca, Ortadoğu ülkeleri için son derece cazip bir ortamın da doğmuş olduğu göz önüne alınırsa bu konunun önemi daha da artıyor.Birbirleriyle çatışan, aralarında sürekli sürtüşmelerin yaşandığı Ortadoğu ülkelerinin envanterinde yüksek tahrip yeteneğine sahip bu silâhların bulunması iki açıdan tehlikeli bulunmaktadır. Birincisi kendi aralarında yaşanan sıkıntılarda bu silâhların kullanılması ihtimali ikincisi de yıllarca türlü terör örgütlerine destek veren ülkelerin bu imkânlarından terör örgütlerini de faydalandırmasıdır. Özellikle terör örgütlerinin uygun atış vâsıtalarını bulmaları hâlinde kitle imha silâhlarının büyük bir insanlık dramı yaşatabilecek canavarlara dönüşeceği rahatlıkla söyleyebiliriz.