Ortadoğu, hemen tüm gözlemcilerin ortaklaşa ifade etmekte oldukları gibi dünyanın en sıcak bölgelerinden birisi. İhtilâllerin, işgallerin, tehcirlerin, gruplar arası çatışmaların, terörün, baskı rejimlerinin, toplu imha teşebbüslerinin, azınlık tahakkümlerinin ve direnişlerin hüküm sürdüğü ve ‘demokratik’ olduğu ifade olunanlarında bile temel hak ve özgürlüklerin açıkça çiğnendiği devletleri bünyesinde barındıran bölgedir Ortadoğu. Ortadoğu’da bu gerilimli ortamın doğuşunda, Birinci Dünya Savaşı’yla birlikte yoğunluk ve kararlılık kazanan yabancı müdahalesi baş rolü oynar. Ortadoğu’daki yapı, bu dolaylı ya da dolaysız müdahaleyi hazmedememiş, bir yandan da, kendi öz kültüründen beslenen bir direnişi geliştirmiştir. Batılı tarz yaklaşımlara sempatiyle bakan, dahası; bir tür teslimiyetle yaklaşan Ortadoğulu yönetici ve aydın kesimlerin temsilcisi olduğu düşünce, politika ve uygulamalar, organize olmuş ya da olmamış direniş dalgalarıyla karşılaşır. Bu direniş, hergün bir başka yerde, daha aktif bir biçimde ve genellikle de Batı’nın alışkın olmadığı tarzlarda kendisini ortaya koyuyor.