Pakistan ve Hindistan 1947’ye kadar tek bir ülkenin ortak parçalarıydı. Bu nedenle iki ülkede de konuşulan ortak diller, paylaşılan ortak kültür unsurları vardır. Kitaptaki öyküler de yüzlerce dil ve lehçenin konuşulduğu bölgenin iki tarafında konuşulan ortak kültür dillerinden en yaygın ve köklülerinden biri durumundaki Urdu dilinden yapılmış seçkileri içermektedir. “Urdu,” kelimenin etimolojisinden anlaşılacağı üzere Türkçedeki “ordu” kelimesinin telaffuz farkıyla kullanımıdır ve Urdu dili, Gaznelilerin Hindistan fetihleriyle alt kıtaya gelen ordudaki askerlerle yerli halkın ve dillerinin karışımı sonucu ortaya çıkmıştır.1947 Güney Asya’nın İngiliz egemenliğinden kurtulduğu yıldır. Bu tarihte İngiliz Hindistan’ının vücudundan Hindistan ve Pakistan adında iki ayrı devlet doğmuştur. Bu sancılı ani doğuş, arkasında yoğun göçler, terk edilmiş şehirler, kasabalar, köyler, evler, korkunç katliamlar ve bölünmüş ailelerin bulunduğu bir kaos ortamı bırakmıştır. Bu karmaşa ve kargaşa ortamı, yazının her alanında olduğu gibi öykülerde de kısa sürede kendini göstermiş ve o günlerde yaşanan acılar tüm cepheleriyle öykülere yansımıştır.
Başka bir kültürün öykülerini okuyabilmek harika. Girişte Pakistan-Hindistan hakkında kısa bir bilgi verilmiş ve dönem dönem yazarların hangi konulara değindiğinden de bahsedilmiş olması da çok faydalı olmuş.
Kitapçıda görmesem aklıma bile gelmezdi bu konuyu araştırmak…Ama okuduktan sonra farkettim ki kadının bir sorun olarak görüldüğü tek ülke değilmiş bizim ülkemiz. Kitabın içinde çok sayıda hikaye var ve hepsinin yazarı da farklı olduğu için genel bir eleştiri yapmak zor fakat yazarların işlemek istediği konu hep aynı: “Kadınların dramı”… Farklı milletlerden olmamıza rağmen hikayelerin konusu olan kadınlarla değer yargılarımızın uyuştuğunu gördüm.Derleyen ve Türkçe’ye çeviren edebiyatçılarımıza teşekkürler…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Hüzünlü hikayeler genel olarak. Okutturuyor kendini.
Başka bir kültürün öykülerini okuyabilmek harika. Girişte Pakistan-Hindistan hakkında kısa bir bilgi verilmiş ve dönem dönem yazarların hangi konulara değindiğinden de bahsedilmiş olması da çok faydalı olmuş.
Etkileyici bir kitap. Kadın olmanın Hindistan’daki zorluğunu okuyunca daha net anlıyorsunuz
Yoksulluk coğrafya seçmiyor. Satır aralarında çok ilginç anekdotlar bulmak mümkün.
Kitapçıda görmesem aklıma bile gelmezdi bu konuyu araştırmak…Ama okuduktan sonra farkettim ki kadının bir sorun olarak görüldüğü tek ülke değilmiş bizim ülkemiz. Kitabın içinde çok sayıda hikaye var ve hepsinin yazarı da farklı olduğu için genel bir eleştiri yapmak zor fakat yazarların işlemek istediği konu hep aynı: “Kadınların dramı”… Farklı milletlerden olmamıza rağmen hikayelerin konusu olan kadınlarla değer yargılarımızın uyuştuğunu gördüm.Derleyen ve Türkçe’ye çeviren edebiyatçılarımıza teşekkürler…