Psikoloji profesörü Adrian yakında hafızasını kaybedip öleceğini öğrenir. O an aklında tek bir düşünce vardır: Eve gidip hayatına kendi elleriyle son vermek. Ancak birkaç saat sonra yolda on altı yaşlarında sırt çantalı bir kız görür. Hemen ardından bir araç onu zorla alıkoyar ve gözden kaybolur. Profesör şaşkındır. Gördükleri bir illüzyon mudur yoksa gerçekten gözlerinin önünde bir kaçırılma olayı mı gerçekleşmiştir? Eğer öyleyse harekete geçmek zorundadır, zaten kaybedeceği hiçbir şey kalmamıştır.Sayılı günleri kalmışken ve hafızası ona her an yeni oyunlar oynarken, labirentin içine sıkışmış bir fare gibi ondan yardım bekleyip beklemediğine bile emin olamadığı bu kızı kurtarmaya çalışmak ne kadar mantıklıydı? Hastalığı onun bu bulmacayı çözmesine yardım mı edecekti yoksa gördüğü halüsinasyonlar onu hiç planlamadığı bir sona mı götürecekti?
insanın zevk sınırlarının ne kadar insanlık dışı hallere dönüşebileceğini gözler önüne seren bir kitap. bazı kısımları okurken insanlığımdan utandığımı belirtmeliyim. her ne kadar kurgu da olsa benzerlerinin gerçekten var olduğuna dair söylentilerin de ortalıkta dolaşması insanlığımızın hangi seviyelerde gezdiğini sorgulamaya itiyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
acikcasi pek beğenmedim ama okunabilir
Beklentimi karşılayamadı maalesef.
kötü değil ama yaZardan bekleneni de vermiyor gibi. okunabilir
insanın zevk sınırlarının ne kadar insanlık dışı hallere dönüşebileceğini gözler önüne seren bir kitap. bazı kısımları okurken insanlığımdan utandığımı belirtmeliyim. her ne kadar kurgu da olsa benzerlerinin gerçekten var olduğuna dair söylentilerin de ortalıkta dolaşması insanlığımızın hangi seviyelerde gezdiğini sorgulamaya itiyor.
Çok beğendim. Ölüm korkusu insana neler yaptırıyor.