Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Rastgele Ben

Kategori: Psikoloji Yazar: Engin Geçtan Yayınevi: Metis Yayınları

Rastgele Ben

Tanıtım Bülteni
Rastgele Ben, yakın bir dosta anlatır gibi kaleme alınmış bir anlatı. Engin Geçtan hikâyesine ellili yılların ortalarında genç bir hekim olarak gittiği Amerika'dan başlıyor. Yabancı bir memlekette edindiği ilk mesleki deneyimleri aktarırken, bir yandan da bir zamanların Amerikası'nın renkli bir tasvirini yapıyor: seyahatler, farklı ülkelerden meslektaşlar, etnik gruplar, inanç sistemleri, yaşam biçimleri, dönemin sanat ve kültür hayatı... Sonra Türkiye'ye dönüş, ilk klinik deneyimler, muayenehane tecrübesi, akademik hayatın cilveleriyle tanışma, bir psikiyatristin oluşumu sürecindeki sonu olmayan arayışlar... Dünden bugüne toplumun dinamikleri ve ona eşlik eden psikolojik süreçler konusunda "izlenimlerle" ile ilerleyen, serbest çağrışımlarla yol alan kitap, yakıcı etkilerini hissettiğimiz güncel konulara da değiniyor: giderek yaygınlaşan depresyon, demokrasi konusundaki algı farklılıkları, kapitalist sistemin bireyden talepleri... Çocuk merakını, meraklı kedi yanını hiç yitirmeyen Geçtan'dan, yaşam sevinci taşıyan bir yolculuk.
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Rastgele Ben PDF 6.23 MB İndir
Rastgele Ben EPUB 6.96 MB İndir
Rastgele Ben MOBI 5.49 MB İndir
Rastgele Ben ODF 5.86 MB İndir
Rastgele Ben DJVU 7.32 MB İndir
Rastgele Ben RAR 4.76 MB İndir
Rastgele Ben ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Vefatından sonra yıllardır topladığım kitaplarına yöneldim ve Bauman okurken yaşadığımı yaşadım; dünya biraz daha aydınlık bir yer haline geldi.
“Artık gitme zamanı. John Lennon’un anlattığı çilek tarlalarına. Ya da belki Mojave Çölü’nün ıssızlığındaki Bağdat Cafe’ye. Her yolcu kendi yolunda gerek. Cümleten iyi yolculuklar!” (s. 170) Son paragraf. Geçtan’ın son kitabı bu, öngörülen yolculuğa çıkmadan önce bir veda. Rastgelelik bundan kaynaklanıyor sanırım; kendini “meraklı kedi” olarak gören Geçtan, Moğolistan’ın güneyine gidip şaman kültürünü yakından incelemek istediğini, psikanalizin kökeninin animayla yakın ilişkiler kurduğunu söylüyor ama yaşlandığı için gitmeye gücü yok, üzüntüsü derin. Çıkabileceği son yolculuğa çıkıyor, geçmişine gidiyor ve öğrencilik yıllarından bugüne, kişisel tarihini dünya tarihiyle birleştirerek anlatıyor.
Ellili yılların Amerika’sı. İnternliği için pervaneli bir uçakla İstanbul’u geride bırakıyor Geçtan, mezun olduğu geceyi ve İstanbul’da kalanları hatırlıyor, yıllar sürecek bir serüvene atılıyor. Bürokratik problemlerden bezdiği zamanlar tahribat yaratmış durumda, “sistemle ilişki deliyi idare etmektir” sözü soğukkanlı bir mücadeleyi anlatsa da zaman zaman deliden daha deli olmanın gerekliliğini de hissettiriyor. “Çocuk varoluşu” kavramı üzerinden kendini biçimliyor Geçtan; sistem bir çizgi üzerinde yürümeyi emrederken bu varoluşta her yönde hareket edilebilir. Yaşamın izleği, anıları okurken bunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bu yüzden müzeleri ya da tapınakları gezmek yerine oranın insanları ve yaşantıları arasına karışabilmeyi yeğlediğini söylüyor Geçtan, yaşamın yollarını çoğaltmak için.
ABD’nin siyasi, toplumsal ve bireysel paradigması yaşamları alternatifsiz bırakıyor, çizginin dışına çıkabilmek için aydınlanma yaşamak, radikal kararlar vermek gerekiyor, Geçtan tanıdığı insanlardan ve devletin mekanizmalarından bunu çıkarmış. Amerikan Rüyası’nın yeni yeni palazlandığı yıllarda bacağından sayısız kurtçuk çıkarılan adamı gördüğünde sistemin ne kadar acımasız olduğunu anlıyor, memlekette işin bu noktaya gelmesine asla müsaade edilmezmiş çünkü. Herkes güler yüzlü, iletişim kurmak için elverişli ama her şey yüzeysel, derinleşilmiyor. Bunun arkasında yorucu ve uzun çalışma saatlerinin de etkisinin olduğu duyarsızlaşma var, milyonlarca insan tüketmek üzerine kurdurulan yaşamlarını yüzeyle yetinerek sürdürüyor. Kapitalizmin yarattığı simülasyon dünyasında, yani Steven Wilson ne güzel söylüyor: “And the dreams that you will have are public domain.” Toplumun hayal dünyası sadece ve sadece sahip olmak üzerine. Otomobil, ev, sevgili, daha üst model, daha geniş, daha iyi. Her şey sonsuz bir arayışa dönüşüyor, tatminsizliklere. Baudrillard’ı anıyor Geçtan, haliyle. Horney’yi anıyor, çağımızın nevrotik insanından ötürü. Rogers’ın kişilik kuramından çocukluğu, ergenliği ve yetişkinliği birbirine bağlayıp aileyle, özellikle anneyle ilgili meselelerden narsisist, borderline kişilik bozukluğundan mustarip, karar alamayan, aldığı kararın arkasında duramayan, paylaşmayan insandan bahsediyor ve bu konuları toplumsal çarpıklıklara denkliyor. Demokrasi dersinden çakmamız, tiranlara ihtiyaç duymamız bu bireysel çatlaklardan doğuyor ama Geçtan umutlu, pagan inanışlar dünya üzerinde var olduğu müddetçe insanın umudunu kaybetmemesi gerektiğini söylüyor.
Farklı bölümlerde psikanaliz üzerine görüşler, anılar ve incelemeler mevcut, ben sadece ilginç bulduğum yerleri alıp bitireceğim.
Elvis’in yeni yeni çıktığı yıllarda ABD’de olan Geçtan, bu çılgınlığa şahit oluyor ve tipsiz bir oğlanın kral olma yolunda ilerleyişini yakından izliyor. New York’un civcivli ortamında keşfedilecek onca sokak, müzik, yaşam var ve merakla gözlemliyor, merak ettiği şeyin peşinden koşuyor Geçtan. Yanlış metro güzergahını kullandığı için Harlem’i boydan boya yürüme hikâyesi var, ayağının dibine atılan bira kutularından başka bir nesneyle hemhal olmamasına kendisi de şaşırıyor. Irkçılık olaylarına çok şaşırıyor ve siyahi bir kadının yanından kalkıp otobüsün arka koltuklarına gitmesine çok üzülüyor, travmatik bir tecrübeymiş.
Yves Montand’ın New York’taki gösterisinde okuduğu Nâzım Hikmet şiiriyle ilk kez bir Nâzım şiirini duyuyor Geçtan, Fransızcadan üstelik.
Ünlüler. Gore Vidal, Anthony Quinn, Katharine Hepburn, Gary Cooper, Bette Davis bir şekilde iletişim kurduğu veya gördüğü ünlüler. Marilyn Monroe’yu gördüğünde, “varolamama pırıltısı” dediği bir şeyin farkına varıyor, sanki bir başkası olmaya çalışan ve hapsedilmiş ruhların parıltısı dolduruyor ortamı. Cahide Sonku’da da varmış bu, o da “ay çarpmasına” yol açarmış.
ABD’de, İstanbul’da Konya’da, İzmir’de ve Ankara’da yaşanmış bir sürü hikâye, elli yıllık psikanaliz birikimiyle bütünleşmiş bir yaşam, hem de ne yaşam!


yazarın dunyasına yaklasıyor ınsan bu kıtabı okuyunca


engin geçtanın okuduğum ilk kitabı güzeldi


okunması gereken bir Engin Geçtan klasiği…


Engin Geçtan’ın güzel kitaplarının bir başkası.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*