Brezilyalı ünlü yazar José Mauro de Vasconcelos, 1920'de Rio de Janeiro yakınlarında, Bangu'da doğdu. Çok yoksul olan ailesi, onu Natal kasabasındaki amcasının yanına yolladı. Orada dokuz yaşındayken Potengi Irmağı'nda yüzmeyi öğrendi ve hep günün birinde yüzme şampiyonu olmanın hayâlini kurdu. Liseyi Natal'de bitirdikten sonra iki yıl tıp öğrenimi gördü. Öğrenimini yarıda bırakıp yeni hayaller peşinde Rio de Janeiro'ya döndü. İlk işi, hafif siklet boks antrenörlüğü oldu. Yaşamı boyunca çeşitli işlerde çalıştı, bu onun yazarlığına büyük katkılar sağladı.İlk kitabı Yaban Muzu 1940'ta yayımlandı. 1945'te yayımlanan Beyaz Toprak adlı romanı çok beğenildi. Daha sonra Evden Uzakta (1949), Sular Çekilince (1931), Kırmızı Papağan (1953) ve Ateş Çizgisi (1955) romanlarını yazdı. Kayığım Rosinha (1961) ile ününün doruğuna çıktı. En ünlü kitabı Şeker Portakalı (1968) on iki günde yazılmıştı. "Ama onu yirmi yıldan fazla yüreğimde taşıdım," der yazar. Bu kitaptaki küçük Zézé'nin serüvenleri Güneşi Uyandıralım (1974) ve Delifişek (1963) adlı romanlarında sürer. Bu ünlü yazar 1988'de öldü.
Minik Zeze ile maceradan maceraya atıldığınız, “acı”nın tarifini öğrendiğiniz “çocuk kitabı” kategorisinde olsa da, önce büyüklerin okuması gereken kitaplardan. Tıpkı Küçük Prens gibi…
Ne kadar ağır olabilir ki bir çocuk kalbi. Bir oyuncak kadar. Bir düş. Bir masal eli. Zeze’nin sahip olduğu tek şey küçük bir ağaç, sırdaşı, yoldaşı ve en çok yandığı. Zeze ağlatmadan bırakmaz. Kitap işte okuyun izi kalsın…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Minik Zeze ile maceradan maceraya atıldığınız, “acı”nın tarifini öğrendiğiniz “çocuk kitabı” kategorisinde olsa da, önce büyüklerin okuması gereken kitaplardan. Tıpkı Küçük Prens gibi…
Zeze’yi bu kitapla tanıdık ve çok sevdik. Kurgu ve çocuk hayal gücü müthiş.
Ne kadar ağır olabilir ki bir çocuk kalbi. Bir oyuncak kadar. Bir düş. Bir masal eli. Zeze’nin sahip olduğu tek şey küçük bir ağaç, sırdaşı, yoldaşı ve en çok yandığı. Zeze ağlatmadan bırakmaz. Kitap işte okuyun izi kalsın…
Çocuk kitabı zannetmiştim. Hiçte değilmiş. Çok sevdim. Zeze
150-160 gibi sayfalarda hıçkıra hıçkıra zeze’ymişim gibi ağladım hatırladıkçada küçücük bir çocuğun yaşadıkları aklıma geliyor ve içim içimi yiyiyor