Aras Nehri, Türkiye-Ermenistan sınırı, sınırın iki yakasında vahşi bir doğanın ortasında kalmış, yaşam biçimleri, yazgıları ortak insanlar... Yalın, yer yer şiirsel bir dille, duyarlı bir bakışla, sürükleyen bir tempoyla yazılmış bu öykülerde Hasan Özkılıç, Doğu'nun ıssız, karlı ovalarında, acılı insanlarının arasında, farklı coğrafyalarda dolaştırıyor okurunu. Trajik ögelerle yüklü, içtenlikle yazılmış öykülerindeki duyarlılığı okura da taşıyor. Hasan Özkılıç'ın şaşırtıcı üslubu ve etkileyici anlatımıyla tanıştığımız Şerul'da Beklemek, on üç öyküden oluşuyor.
Yalın bir anlatımın yanı sıra inandırıcı karakterlere sahip bir kitap. Diyaloglar oldukça başarılı. Daha önce okumuştum, kütüphanemde bulunması için satın aldım.
Kitap yalın bir anlatıma sahip. Çehovvari bir sadelikle hikayeler birbiri ardına akıp giderken okuyucu da her yeni hikayeyle birlikte bir insanın yaşamına dokunuyor, tanık oluyor ve hikayenin bitimiyle birlikte onu bir tarlanın ortasında, bir köy kahvesinde ya da bir sokakta bırakıp yeni birine çeviriyor bakışını. Öykülerde doğunun kar altındaki kentleri, ıssız yolları, soğuk köy geceleri, sis altında bembeyaz ovaları anlatılmış. Düşmanlıkları, ayrılıkları kalemiyle deşmiş ve insan sevgisini yücelten toplumsal gerçekçi bir anlatı yakalamış yazar. Ancak yazar, kitapta her ne kadar doğuyu, Anadolu’yu anlatıyor olsa da kullandığı İstanbul Türkçe’si metinleri (özellikle de diyalogları çok bariz şekilde) yapay hale getirmiş. Bu nedenle örneğin Yaşar Kemal’in hikayelerinde hissedilen bu toprağın kokusu, tadı bu kitapta tam manasıyla oluşturulamamış. Yine de rahat okunan, dinlendiren bir eser olmuş.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Buram buram taşra kokuyor. Gelenek ile modernleşme arasında kalan karakterler, Doğu’nun silüetleri, sınırların varlığı…yalın ve güzel.
Yalın bir anlatımın yanı sıra inandırıcı karakterlere sahip bir kitap. Diyaloglar oldukça başarılı. Daha önce okumuştum, kütüphanemde bulunması için satın aldım.
Hasan Özkılıç hikayeciliğini beğendiğim yazarlardan birisi.Bu kitabını da çok beğendim ,tavsiye ederim.
Kitap yalın bir anlatıma sahip. Çehovvari bir sadelikle hikayeler birbiri ardına akıp giderken okuyucu da her yeni hikayeyle birlikte bir insanın yaşamına dokunuyor, tanık oluyor ve hikayenin bitimiyle birlikte onu bir tarlanın ortasında, bir köy kahvesinde ya da bir sokakta bırakıp yeni birine çeviriyor bakışını. Öykülerde doğunun kar altındaki kentleri, ıssız yolları, soğuk köy geceleri, sis altında bembeyaz ovaları anlatılmış. Düşmanlıkları, ayrılıkları kalemiyle deşmiş ve insan sevgisini yücelten toplumsal gerçekçi bir anlatı yakalamış yazar. Ancak yazar, kitapta her ne kadar doğuyu, Anadolu’yu anlatıyor olsa da kullandığı İstanbul Türkçe’si metinleri (özellikle de diyalogları çok bariz şekilde) yapay hale getirmiş. Bu nedenle örneğin Yaşar Kemal’in hikayelerinde hissedilen bu toprağın kokusu, tadı bu kitapta tam manasıyla oluşturulamamış. Yine de rahat okunan, dinlendiren bir eser olmuş.
kimi öyküleri sinemaya da aktarılmış iyi bir öykücü. tavsiye ederim.