İki yol vardı karşımızda: Ya Allah’ın dinine sarılıp, atalarımızın kutlu yolunda ilerleyecektik ya da kovulmuş şeytanın köleleri olacaktık.Belliydi doğru yol, lakin seçmesi gibi kolay değildi. Çünkü şeytan diyor ki: “İmanlarını almadan dünyayı vermem!”Türlü oyunlarla çıktı karşımıza şeytan: Gözleri ahu bir güzel oldu bazen, bazen de dünya serveti som altın… Tatlı bir yemek ikram etti sol yanımızdan bir ara, tadınca fark ettik o kara zehrini.Geri döndük kaçarcasına Allah’a doğru koşmak istedik; mal, mülk ile çıktı karşımıza. Bazen medeniyet oldu çıktı karşımıza bazen de bizdenmiş gibi bir kılığa büründü. Karıştı kafamız, Hak ile batılı ayırt edemedik uzunca bir zaman.Hızlı ve atikti şeytan; çünkü yer yüzüne indiğimiz günden beri tek uğraşısı bizdik. Lakin ne kadar oyun oynarsa oynasın ne kadar hesap yaparsa yapsın boşa idi çabaları.
Değerli Hakan Yılmaz Çebi hocamızın yazmış odluğu bu eserde, insan ile ezeli düşmanı arasında ki savaş gözler önüne seriliyor.Yaşanmış hatıratlar ile şeytanın ve yandaşlarının insanla olan mücadelesi dile getiriliyor. İmanımız ile dünya arasında bir seçim yapmamız gerektiği ve bu zorlu imtihan sürecinde satırlar arasına serpiştirilmiş yolumuza güller seren önemli bilgiler bulunuyor. Her bir satırı çok özel bir eser.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Değerli Hakan Yılmaz Çebi hocamızın yazmış odluğu bu eserde, insan ile ezeli düşmanı arasında ki savaş gözler önüne seriliyor.Yaşanmış hatıratlar ile şeytanın ve yandaşlarının insanla olan mücadelesi dile getiriliyor. İmanımız ile dünya arasında bir seçim yapmamız gerektiği ve bu zorlu imtihan sürecinde satırlar arasına serpiştirilmiş yolumuza güller seren önemli bilgiler bulunuyor. Her bir satırı çok özel bir eser.