1946 yılı, sadece fikir, siyaset ve sanat hayatımız adına önemli değişikliklerin dönüm noktası olmakla kalmamış, hem İkinci Dünya Savaşı 1939-1945 gibi tüm insanlığı etkileyen bir toplumsal olayın sonuna denk gelmesi itibariyle hem de çok partili sürece bir başlangıç olması sebebiyle Türk toplumunda kadının yeri ve kimliği açısından da dikkate değer değişimlerin yaşandığı bir döneme giriş olmuştur.Türk Romanında Kadın Kimlği: 1946-1960 adını taşıyan bu çalışmada döneme ait 42 romancının kitaplaşmış 95 romanı incelenmiştir.
Bu kitabın yazarı benim doktora tez danışmanım: )) harika ve farklı bir çalışma olduğunu yalnızca ben kabul etmiyorum. Türk romanında kadının nasıl anlatıldığını merak ediyorsanız, okumalısınız. Roman, toplumun aynasıdır görüşünden hareket edecek olursak, bu anlamda kadının toplumsal konumunun hiç de medenî olmadığı sonucu rahatlıkla çıkarabilirim. OKuyunca beni doğrulayacaksınız..
bu çalışma hem edebiyatçılara hem de sosyologlara çok şey kazandırıyor. 1946-1960 arasının romanlarında kadına dair ne varsa malzeme olarak sunmuş. kadın çalışmaları yapanlar için zaten bulunmaz bir kaynak. ramazan gülendam, bir ay önce 1960-1980 arası romanlardaki kadınla ilgili meseleleri de daha detaylı bir şekilde kitaplaştırıp kesit yayınlarından çıkarmış. mutlaka o kitap da okunmalı. çok büyük emek mahsulü bu çalışmaları hazırlayan gülendam’ı tebrik ederim.
Doç. Dr. Ramazan Gülendam’ın bu eseri 1945-1960 yılları arasında yayımlanmış olan 95 romanımızdan hareketle Türk aydınının kadına bakışı hakkında bize bilgi veriyor. Yazar, ilk önce cumhuriyet öncesi Türk romanında kadın olgusu hakkında bize bilgi vermekle işe başlıyor. Bunu yaparken de okuyucuyu verdiği teorik bilgilerle asıl konunun derinliğine karşı hazırlıyor. Daha sonra Aile ve Evlilik Hayatında Kadın, Sosyal ve Siyasî Hayatta Kadın, Çalışma Hayatında Kadın, Eğitim Hayatında Kadın ana başlıklarının altında şekillenen ve sayısı otuzu geçen alt başlıkta 1945-1960 tarihleri arasında yayımlanmış 95 romanı kadın olgusunu temel alarak inceliyor. Eser, yeni Türk edebiyatı alanıyla ve özellikle Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatı ile ilgilenenlerin kütüphanelerinden eksik etmemeleri gereken bir çalışma olarak göze çarpıyor. Ciddî mesai ürünü olduğu daha ilk satırlarından itibaren anlaşılan eserin alanıyla ilgili olan tüm okurlara yararlı olmasını dilerim.
türk romanı üzerinde yapılan tematik çalışmalar gözönüne alındığı zaman- tematik çalışma için kuramsal bir zemin gereklidir ve türk romanı bugün itibariyle maalesef bu zemine yeterince sahip değildir- modern anlayışın faaliyet sahalarının en önemlilerinden biri olan kadın hakkında dişe dokunur bi çalışma olmadığını görüyoruz.bahriye çeri’nin 1923-46 dönemini işlediği türk romanında kadın adlı çalışması(simurg yayınevi) ile tansu bele’nin erkek yazınında kadın çalışması(kaynak yayınları) ilk göze çarpanlardan bazıları.gülendam’ın bu çalışması tematik çalışmanın yayılma alanları tarih ve sosyolojiden mümkün mertebede faydalanıyor.toplumsal bir olgu olarak kadın’ın roman üzerinden görüntüsünü veriyor.okuyucu böylece siyasal ve toplumsal değişmelerin kadın üzerindeki etkisini kadının toplumdaki yerinin yükselişini fleischer gibi söylersek ‘yumuşak kanıtlar’ aracılığıyla izleme fırsatı buluyor.roman çalışmalarımızda bir eksikliği doldurduğuna inandığım bu çalışma yüksek lisans ve doktora öğrencilerine ve akademisyenlere faydalı olacaktır.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Bu kitabın yazarı benim doktora tez danışmanım: )) harika ve farklı bir çalışma olduğunu yalnızca ben kabul etmiyorum. Türk romanında kadının nasıl anlatıldığını merak ediyorsanız, okumalısınız. Roman, toplumun aynasıdır görüşünden hareket edecek olursak, bu anlamda kadının toplumsal konumunun hiç de medenî olmadığı sonucu rahatlıkla çıkarabilirim. OKuyunca beni doğrulayacaksınız..
Türk romanında kadın konusunda epey geniş bir malumat var.bilhassa Cumhuriyet dönemi Türk romanında kadın nasıl algılandığını öğrenmek için ideal.
bu çalışma hem edebiyatçılara hem de sosyologlara çok şey kazandırıyor. 1946-1960 arasının romanlarında kadına dair ne varsa malzeme olarak sunmuş. kadın çalışmaları yapanlar için zaten bulunmaz bir kaynak. ramazan gülendam, bir ay önce 1960-1980 arası romanlardaki kadınla ilgili meseleleri de daha detaylı bir şekilde kitaplaştırıp kesit yayınlarından çıkarmış. mutlaka o kitap da okunmalı. çok büyük emek mahsulü bu çalışmaları hazırlayan gülendam’ı tebrik ederim.
Doç. Dr. Ramazan Gülendam’ın bu eseri 1945-1960 yılları arasında yayımlanmış olan 95 romanımızdan hareketle Türk aydınının kadına bakışı hakkında bize bilgi veriyor. Yazar, ilk önce cumhuriyet öncesi Türk romanında kadın olgusu hakkında bize bilgi vermekle işe başlıyor. Bunu yaparken de okuyucuyu verdiği teorik bilgilerle asıl konunun derinliğine karşı hazırlıyor. Daha sonra Aile ve Evlilik Hayatında Kadın, Sosyal ve Siyasî Hayatta Kadın, Çalışma Hayatında Kadın, Eğitim Hayatında Kadın ana başlıklarının altında şekillenen ve sayısı otuzu geçen alt başlıkta 1945-1960 tarihleri arasında yayımlanmış 95 romanı kadın olgusunu temel alarak inceliyor. Eser, yeni Türk edebiyatı alanıyla ve özellikle Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatı ile ilgilenenlerin kütüphanelerinden eksik etmemeleri gereken bir çalışma olarak göze çarpıyor. Ciddî mesai ürünü olduğu daha ilk satırlarından itibaren anlaşılan eserin alanıyla ilgili olan tüm okurlara yararlı olmasını dilerim.
türk romanı üzerinde yapılan tematik çalışmalar gözönüne alındığı zaman- tematik çalışma için kuramsal bir zemin gereklidir ve türk romanı bugün itibariyle maalesef bu zemine yeterince sahip değildir- modern anlayışın faaliyet sahalarının en önemlilerinden biri olan kadın hakkında dişe dokunur bi çalışma olmadığını görüyoruz.bahriye çeri’nin 1923-46 dönemini işlediği türk romanında kadın adlı çalışması(simurg yayınevi) ile tansu bele’nin erkek yazınında kadın çalışması(kaynak yayınları) ilk göze çarpanlardan bazıları.gülendam’ın bu çalışması tematik çalışmanın yayılma alanları tarih ve sosyolojiden mümkün mertebede faydalanıyor.toplumsal bir olgu olarak kadın’ın roman üzerinden görüntüsünü veriyor.okuyucu böylece siyasal ve toplumsal değişmelerin kadın üzerindeki etkisini kadının toplumdaki yerinin yükselişini fleischer gibi söylersek ‘yumuşak kanıtlar’ aracılığıyla izleme fırsatı buluyor.roman çalışmalarımızda bir eksikliği doldurduğuna inandığım bu çalışma yüksek lisans ve doktora öğrencilerine ve akademisyenlere faydalı olacaktır.