Türkiye’de işçi sınıfının gelir getirici bir işte çalışanlar içindeki oranının yüzde 70’i aştığı ve bu oranın sürekli olarak arttığı bir dönemdeyiz.Ekonomik kriz ve küresel salgın, kırsal bölgelerde ve kentlerde küçük burjuvazinin tasfiye sürecini daha da hızlandırdı. Geçinemeyen köylüler, iflas eden esnaf, iş bulabilirse işçi sınıfının, iş bulamazsa işsizler ordusunun saflarına katılıyor. İşçi sınıfı artan sorunları karşısında nasıl bir tavır alacak?İşçi sınıfının sendikal örgütleri ve diğer örgütlenmeleri nasıl gelişti, bu örgütlerin işçi sınıfını yönetme ve yönlendirme yetenekleri nasıl?Sendikaları kendi amaçları için kullanmaya çalışan yapılar hangileri? Türkiye Cumhuriyeti devletinin sendikal örgütler içinde bir etkisi var mı? Emperyalistlerin sendikaları yönlendirme çabalarında kullanılan araçlar neler?Elinizdeki kitap, Osmanlı’dan 2020’ye kadar uzanan dönemi inceleyerek bu ve benzeri sorulara yanıt vermeye çalışıyor.Kitabın temel varsayımı, işçi sınıfını oluşturan işçilerin, memurların ve işsizlerin tarih boyunca ve bugün son derece rasyonel davrandıkları, kısa vadeli çıkarlarını çok iyi bilen zeki insanlar olarak, mümkün olduğunca az risk alarak ve son derece ihtiyatlı bir çizgi izleyerek hareket ettikleridir.Tarihsel süreçte bu insanların nasıl davrandıklarının mantığı ve dinamikleri kavranırsa, bundan sonra karşı karşıya bulundukları yeni sorunlar karşısında nasıl davranacaklarına ilişkin öngörülerde bulunulabilir. Yıldırım Koç’un kitabı, bu tür gerçekçi öngörülerde bulunabilmek için işçi sınıfını anlamaya çalışıyor. Türkiye işçi sınıfının ülkemizin toplumsal ve siyasal gelişmesinde önemli roller üstlenme potansiyelinin bulunduğu günümüzde, bu görevin önemli olduğu açıktır. Tarih, geleceği öğrenmek isteyene yol gösterici ışıktır.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)