“Bir olay yazılınca zaman kaybolur ve canlanmak için okuyanın bakışını bekler...”12 Haziran 1915 günü Nevşehir’de, bir bozkır sabahı: İğde kokuları içindeyiz, serinlikten ürpererek gözlerimizi ovuşturuyoruz. Yaşam olağan akışındadır, ölüm bu dünyaya yakışmaz görünmektedir. Oysa her şey koşup gelecek birazdan. On gün içinde devran değişecek. Hiç kimse o sabahtan sonra eskisi gibi olamayacak. Gürsel Korat Unutkan Ayna’da insanlığın soluğunu tuttuğu ve bakışlarını Anadolu’ya diktiği bir zaman parçasını anlatıyor: “Unutmanın” bazen “her şeyi eksiksiz görmek” anlamına geldiğini söyler gibi.“Bana bak” dedi Mayreni, iyice kızmıştı, “Önümüzde kaç gün var, onu bile bilmiyoruz. Belki mezarımız bile olmayacak. Belki bu çocuklar birbirinden muradını alamayacak.” Mayreni’nin gözleri, ne söylediğini o an anlamış birinin şaşkınlığıyla doldu, yüzü dehşetle gerildi, sesi giderek boğuklaştı: “Belki en sevdiklerimizin ölüsünü elimize alacağız.”
1915 yılında Ermeni tehciri sırasında Nevşehirde yaşananları anlatan bir roman. Aynı zamanda dönemin havasını soluyabildiginiz, akıcı bir dili olan ve sıkmayan bir eser.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Yazarın ilk okuduğum kitabıydı.Akıcı bir dili var,ama konunun işleniş biçiminin beni çok doğurduğunu söyleyemem.Okumanızı öneriririm.
Tavsiye üzerine almıştım. zevkle okudum.
Konu hassas. Gürsel Korat kavram ameliyatları ile bir metin kurgulamış.
1915 yılında Ermeni tehciri sırasında Nevşehirde yaşananları anlatan bir roman. Aynı zamanda dönemin havasını soluyabildiginiz, akıcı bir dili olan ve sıkmayan bir eser.
İlk kez okuyorum bu yazarı. Çok etkilendim konusundan