"Oğlumu kurtar" diyordu kadın, kalabalığın arasında bana uzanarak, kocaman açtığı gözlerinde sessiz bir çığlık vardı. "Oğlumu kurtar! Oğlumu kurtar!..." diyordu. Hükümet, devrimin on beinci yılını kutluyordu çoşkusuz meydanlarda. Ve devrim önderi Molla Celalettin'in Beykoz Sırtlarındaki anıt mezarını ziyaretle başlıyordu bütün resmi devlet törenleri. (...) Kim olursa olalım ve nereden gelirsek gelelim, bizler onların aradıkları adamlar değildik. Tamam, çağları atlayıp gelmiştik, varlık sebebimiz bir mucizeydi ve bizim yaşadıklarımızda elbette ki bir hikmet-i hüda vardı. Ama sonuçta onların anladıkları anlamda birer aziz değildik. Kim olduğumuzu, ne olduğumuzu onlar da tam olarak bilmiyorlardı.Yedi Uyuyanlar düşlemeye ve düşünmeye davet ediyor okurunu. Düşleyerek düşünmek, düşünerek düşlemek isteyenler için...
Akıcı bir roman. Faust’a göndermeler de var. İktidar olmanın nimetlerine sahip olan dindarların dinlerinden nasıl da vazgeçebileceklerini güzel ortaya koymuş.
Yazar yedi uyuyanları günümüzde değil daha ileriki bir zamanda uyandırmış.bu vesileyle bize memleketin geleceği hakkında da düşünme ve düşleme yardımında bulunuyor. Beni en çok garipseten yazarın gelecekte kurulmuş olduğunu düşündürdüğü Federe İslam Devleti’nin çok katı, bağnaz ve aşırı kuralcı bir yapı arzetmesi. Oysa ki bugüne kadar yaşanan tecrübeler tarihte böyle bir şeyin –birkaç küçük örnek dışında- vuku bulmadığını gösteriyor. Kitabın üslubunu akıcı buldum, lakin okunurken pek çok kez “acaba?” diye sormaktan kendimi alamadığımı da söylemeli. Tabi sonsöz her zaman için okuyucunundur.(yazarın dediği gibi.)
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Akıcı bir roman. Faust’a göndermeler de var. İktidar olmanın nimetlerine sahip olan dindarların dinlerinden nasıl da vazgeçebileceklerini güzel ortaya koymuş.
Yazar yedi uyuyanları günümüzde değil daha ileriki bir zamanda uyandırmış.bu vesileyle bize memleketin geleceği hakkında da düşünme ve düşleme yardımında bulunuyor. Beni en çok garipseten yazarın gelecekte kurulmuş olduğunu düşündürdüğü Federe İslam Devleti’nin çok katı, bağnaz ve aşırı kuralcı bir yapı arzetmesi. Oysa ki bugüne kadar yaşanan tecrübeler tarihte böyle bir şeyin –birkaç küçük örnek dışında- vuku bulmadığını gösteriyor. Kitabın üslubunu akıcı buldum, lakin okunurken pek çok kez “acaba?” diye sormaktan kendimi alamadığımı da söylemeli. Tabi sonsöz her zaman için okuyucunundur.(yazarın dediği gibi.)
Okurken düş kurun,düş kurarken okuyun.olay örüntüsü muhteşem.konu türkiyeyi çok yakından ilgilendiren bir konu.Yazar bilinmiyor.Kamu kuruluşunda doktor imiş.Okuduklarınıza inanamayacaksınız.