Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Yolun Sonundaki Okyanus

Kategori: Edebiyat Yazar: Neil Gaiman Yayınevi: Ithaki Yayınları

Yolun Sonundaki Okyanus

Tanıtım Bülteni
LOCUS EN İYİ FANTASTİK ROMAN ÖDÜLÜ  Orta yaşlı bir adam, aldığı bir cenaze haberinin üzerine çocukluğunun geçtiği eve döndü. Yaşadığı evin yerinde yeller esiyordu. Fakat yolun sonundaki çiftlik hâlâ yerindeydi. Adam, henüz yedi yaşındayken orada bir kızla karşılaşmıştı. Tanıdığı en ilginç kızla. Lettie Hempstock. Adam yıllardır kızı düşünmemişti ama o gün, Lettie’nin küçükken bir okyanus olduğunu iddia ettiği gölün kenarında otururken geçmişin hatırlanmayan kısımları geri döndü. Öyle bir geçmişti ki bu, küçük bir çocuğun asla yaşamaması gereken tuhaflıklarla, korkularla ve tehlikelerle doluydu.Kırk yıl önce yolun sonundaki bu çiftlikte, bir adam, çalıntı arabasının içinde intihar etmişti. O andan itibaren, küçük bir çocuğun aklının almayacağı, korkunç bir karanlık serbest kalmıştı.Bir kelebeğin kanadı kadar narin, karanlıktaki bir bıçak kadar acımasız, ezber bozan bir ustalık eseri olan Yolun Sonundaki Okyanus, bizi neyin insan yaptığını, hikâyelerin içimizdeki ve dışımızdaki karanlığı nasıl açığa çıkardığını ve bizi ondan nasıl koruduğunu Gaiman’dan başkasının asla yapamayacağı bir şekilde anlatıyor. İNGİLTERE ULUSAL KİTAP ÖDÜLÜ YILIN KİTABINEBULA EN İYİ ROMAN ÖDÜLÜ ADAYI DÜNYA FANTAZİ EN İYİ ROMAN ÖDÜLÜ ADAYIMYTHOPOETIC EN İYİ YETİŞKİN ROMANI ÖDÜLÜ ADAYI “Gaiman’ın aklı karanlık, dipsiz bir okyanus ve oraya her adım attığımda bu dünya silikleşiyor, onun yerine, içinde seve seve boğulacağım çok daha korkunç ve güzel, bambaşkadünya geliyor.”   –New York Times Book Review“Hayatlarımızın çocukluk deneyimlerimizle şekillendiğini, onlardan neler öğrendiğimizi ve ödediğimiz bedelleri hatırlatan bir masal.”–Kirkus Reviews“Uykusuz geçecek bir geceye değer… Gaiman bizim dünyamızın biraz ötesinde âlemler yaratmakta usta.” –Usa Today“Okyanus’ta odağı hikâye anlatıcılığından asla sapmayan, neredeyse fark edilmeyecek bir üslup var.  Dışarıdan sade görünse de içeride çok daha ilginç bir şey saklıyor; bazı şeylerin göle benzemesine rağmen aslında okyanus olabilmesi gibi.”–io9“Muhteşem yazılmış bu kısa roman, onu okumayı bitirdikten sonra bile pençelerini üzerinizden çekmeyecek.”–New York Post
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Yolun Sonundaki Okyanus PDF 6.23 MB İndir
Yolun Sonundaki Okyanus EPUB 6.96 MB İndir
Yolun Sonundaki Okyanus MOBI 5.49 MB İndir
Yolun Sonundaki Okyanus ODF 5.86 MB İndir
Yolun Sonundaki Okyanus DJVU 7.32 MB İndir
Yolun Sonundaki Okyanus RAR 4.76 MB İndir
Yolun Sonundaki Okyanus ZIP 4.39 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Yolun Sonundaki Okyanus PDF 6.23 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Gaiman’ı pek severim ama merkeze fantastik diyarları, yaratıkları aldığı hikâyelerinden sıkıldım sanırım. Duvarın arkası, kapının ötesi başka bir dünyadır, elbette süper ama bana karakter ver, sıkı kurgu ver Gaiman. Sandman, American Gods ve hatta The Graveyard Book sevenler için eh işte bir kitap bu. Gaiman hayranları her türlü sever gerçi, aradıkları her şey var. Benim için de güzel bir yol kitabı oldu.
Yaşını başını almış diyebileceğimiz anlatıcımız, bir cenaze töreni için doğduğu şehir olan Sussex’e döner. Yıllar geçmiştir, ne yapacağını bilemez. Arabasıyla dolanırken istemsizce bir yere yönlendiğini fark eder. Eski evine gitmektedir, artık olmayan bir eve. Yedi yaşının uzak hatıralarını takip eder ve eski bir evin önünde durur. Bayan Hempstock karşılar anlatıcıyı, yıllar sonra birbirlerini hatırlarlar ve anılar birer birer dökülmeye başlar, anlatıcı olayları hatırlamaya başlar. Geçmişini arayan bir adamın izinden giderken bir anda yedi yaşında bir çocuğun dünyasına gireriz. Ayrıntılı hatıralar karşılar bizi, insanın mutluluğa en çok yaklaştığı, en çok anlam verebildiği zamanlardan güzel hatıralar. Bir noktaya kadar. Bu çocuğumuz pek mutlu olmasa da idare ediyor, hayatı kitaplar arasında geçiyor genelde. Pek arkadaşı yok, hatta doğum gününe kimse gelmiyor. Öyle bir çocuk işte.

Anne baba iyi, ablayla çekişmeler tamam, doğum gününde hediye edilen kedi güzel. Her şey yolunda, ta ki ailenin maddi gücünün azalmasıyla birlikte sıkıntılı günlerin gelişine kadar. Aile çocuğun odasını bir oduncuya kiralar, arabasıyla çocuğun kedisini ezen kaba adama. Bu adam bir müddet sonra ölü olarak bulunacaktır, bir sürü eski para ve aileden çaldığı araçla. Garip bir olaydır aslında; adam arka koltukta patlıcan gibi morarmış bir haldedir. Ölüm nedeni bulunamaz, ya da kalp krizi falan diyorlardı galiba. Neyse, önemsiz zaten. Önemli olan Lettie’yle bizim çocuğun tanışması.

Lettie, annesi ve ninesiyle birlikte civar bir çiftlikte yaşıyor, uzunca bir süredir oradalar. Bayağı uzunca bir süredir. Metnin başlangıcında Lettie Atlantis’ten geldiklerini ima eder, nineyse Büyük Patlama’ya kadar geriye gider. Evrenin kaynağı bilinmeyen kadim güçlerindendir bu aile, Dünya’ya yerleşmişlerdir zamanın birinde. Gök o zamanlar mavi-yeşil değil de kırmızı ve griymiş falan. Satır aralarında ne kadar eski olduklarına dair bir şeyler çıtlatıyorlar, bizim çocuk da çok normal şeyler konuşuyorlarmış gibi dinliyor onları. Ne kadar çok şey öğrendiyse unutması da o kadar çabuk oluyor, büyüdüğünde hiçbir şey hatırlamamasının sebebi de bu.

Lettie, olaydaki garipliğin farkına varıyor ve sebebi araştırmak üzere çocuğu -Jim diyelim- yanına alıyor, çiftliğin sınırları içindeki bir gölün öbür ucundan başka bir dünyaya geçiyorlar. Tipik. Gök turuncu, acayip canlılar falan var. Algının ötesindeki bir dünya, perdelerden birinin arkası. Lettie için okyanus kadar büyük olan gölün bir gizem taşıdığı söylenemez böylece, o türden varlıklara göre fiziğin farklı yorumları oluyor tabii.

Bu para olayı vardı ya, insanları kullanmak için yaşlı bir varlığın oyunu olduğu ortaya çıkıyor. Öte dünyada kötü varlıklar çok, onları geri göndermek çiftliktekilerin işi. Lettie, Jim’e elini bırakmamasını söyleyerek varlıkla konuşuyor ve yaptığından vazgeçmesini söylüyor. Bir ara Jim, kızın elini bırakıyor ve o an ayağında keskin bir acı hissediyor. Bir solucan giriyor ayağına, yaşlı varlık kovulduğu sırada. Sonrası tahmin edilebilir, yaşlı varlık çocukla birlikte bilinen dünyaya dönüyor, çocuk bakıcısı kılığında eve gelip Jim’e musallat oluyor, Jim’in babasını ayartıyor falan. Dehşet dolu bir dünya, neyse ki Lettie mevzudan haberdar olup çocuğu kurtarıyor. Buraya kadar tamam, bir sonraki olay Leş Yiyiciler miydi, öyle bir şey. Tam o pis kadından kurtulduk derken bu sefer bunlar çıkıyor ortaya, bakışlarınızı kaçırdığınız anda imgelerinin zihninizden silindiği, karga benzeri yiyiciler. Her şeyi yiyebilirler. Kadim varlıklar, evrenin dokusu, beyin, dalak, kelle, paça. Jim’i de yemek isterler çünkü öbür taraftan bir iz kalmıştır bedeninde ama Lettie kendini feda ederek çocuğu kurtarır. Göle bırakırlar kızı, iyileşip bir gün tekrar ortaya çıkacağını umarlar.

Çocuk büyür, oradan uzaklaşır, büyüdüğü ev yıkılır falan. Sonra ara ara çiftliğe döner ama döndüğü zamanları unutur, her seferinde. Oradan bir türlü uzaklaşamaz, o da Lettie’yi beklemektedir aslında.

Böyle bir şey, şimdi fantastik mevzulara gelelim. Hempstock’lar kadim bir aile, orası belli. The Graveyard Book’ta ailenin bir üyesine rastlamak mümkün. Bir ölçüde gerçeklik içeren fantastik öğeleri pek severim, Gaiman okumayı bırakamamamın sebebi bu galiba. Neyse, şunu diyecektim, çiftliğin kayıtlarına Fatih William’ın zamanındaki toprak reformu belgelerinde rastlamak mümkünmüş. 1000 sene evvelki mevzu bu. Başka, şarkı olayı var. Ad olayı var. Adın bağlayıcılığına yer verilmesi hoşuma gitti. Gerçekten bir varlığın adının gücüne inanırım, kadim bir inanıştır. Bir New Age boku gibi dursa da gerçeklik payı vardır bence. Şarkı da şey, “Daha dün annemizin” melodisiyle söylenen. Bağlama büyülerinde, yaratımda ve pek çok şeyde kullanılır. Dili kadimdir, İlk Dil’dir, varoluşun dilidir.

Çocukluğun soğuk geceleriyle, umutsuz günleriyle saf iyiliğin kesişmesidir bu hikâye. Güzel. Bir iki alıntıyla bitiriyorum.

“Efsaneleri severim. Ne yetişkinler için ne çocuklar için yazılmışlardır. Bu tür ayrımların ötesindedirler. Neyseler odurlar.” (s. 53)

“‘Sana çok önemli bir sır vereceğim: İçlerine baktığında yetişkinler de yetişkin değildir. Dışarıdan, büyük, düşüncesiz veya ne yaptıklarını bilen kişilermiş gibi görünebilirler. Ama içleri çocukken nasılsa öyledir.'” (s. 112)


Kitap orta yaşlarında bir adamın cenazeden kaçıp kendisiyle, anılarıyla bilinçsizce yüzleşeceği çocukluğunun geçtiği kasabaya gitmesiyle başlıyor. Anılarının dünyasına girince de kahramanın çocukluğundaki olağanüstü olaylar ile karşılaşıyoruz.
Kitap kendisini bir şekilde okutuyor. Başlardaki güçlü sahneler ilginizi çekiyor sonradan düz bir kurgu gelse de. Bence bu kitap daha çok genç-çocuk grubuna hitap edebilir, onlara gerilim öğeleriyle eğlence sağlayabilir.
Problemli alanlar: karakterler çok düz ilerledi gibi. Duygu çeşitliliği olmadı. Hep belirsiz-karanlık hava hakimdi. Bir yerden sonra anlamayı zorlaştıracak ifadeler vardı. Karakterin anılarına girdiğimizde, yaratıkları tarif ederken; “Nasıl açıklayabilirim bilmiyorum. Belki de sayıların var olmadığı, birimlerin ve zamanın ötesindeki bir yerden gelmişlerdi”, “…kapkara gölgelerden ibarettiler” gibi ifadeler zihnimde canlanmadı. Havada uçan kumaş gibi bir şeydi, diyor, daha iyi gösterilebilirdi yaratıklar.


Bitirdiğim andan beri sık sık hatırladığım bir kitap oldu. Yazarın diğer kitaplarına da bakacağım kesinlikle.


Farklı bir dünyada dolaşmak için çok zevkli bir kitap.


Neil gaimanın yazdığı tüm kitaplar güzel zaten

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*