Çehresi değişmiş sevinçlerimin hayallere perçinlenmiş yanında nasıl da unuttum seni sormayı? Örselenmiş kuytulara pası gitmemiş delilikleri kazırken, hayaline bir daha bakmayı unuttum. Kirli sokakların kaldırımları öğütürken taşralı bedenimi, o çocuksu bakışlarını masum heveslerin yanına koymayı unuttum işte... Körelenin hisler değil de, kendim olduğunu söylemeyi unuttum. Anlamsız kalabalıkların etrafına uçuştuğu günlerde, ben tomurcuğa bile durmamıştım. Oysa pembeydi yüzünü dahi göremediğin çiçek... Yaban gülü müydüm neydim? Yabancılara karşı ürkek, sana dünden meyilli... Nasıl da unuttum kumral diyarlara sürgün edilmiş şiirimin titrek kafiyesini? Neşesi gelmemiş yalnızlığımda, körebe oynayan güneşin ışığı karartırken günümü, nasıl da unuttum seni?.. Kybele'nin saçları toprağı tutuştururken, Zeus Tapınağı'nda ayinler yapılırken yeniden denedim yaşamayı... En başından sen de denedin. Babil Kulesi'nden gecenin yıldızları görünmüyordu. Biliyordum senin parlaklığını seçemiyordu kimseler... Truva atı koşamıyordu, yetişemiyordu hayallerine... Biliyordum kurbanını seçmişti tanrılar... Tapınakların duvarlarından kan sızıyordu. Benim yüzüm pembeye çalıyordu hala... Sen yaban gülünü "baharım" diye seviyordun.
GÖK NAZARA GELDİ den sonraki ikinci güzel deneme kitabı. Herzaman başucumda olacak değerli bir kitap. İnsan gibi insanın elinden insanlık hallerine dair cümleler okumak insanda farklı bir huzura sebep oluyor. Üçüncü kitabını bekliyorum.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
okurken bir daha okuyacağınızı düşüneceğiniz bir kitap…
çok hoş.deneme sevenler alın derim.
güzel sözlerden oluşan kısa bir öykü kitabı.alın,pişman olmazsınız.
GÖK NAZARA GELDİ den sonraki ikinci güzel deneme kitabı. Herzaman başucumda olacak değerli bir kitap. İnsan gibi insanın elinden insanlık hallerine dair cümleler okumak insanda farklı bir huzura sebep oluyor. Üçüncü kitabını bekliyorum.