İsviçreli yazar Lukas Bärfuss, 1994’te Ruanda’da sekiz yüz bin kişinin ölümüne yol açan ve Batılı ülkelerin seyirci kaldığı katliamı anlatıyor Yüz Gün'de. Her türlü ırkçılık ve adaletsizliğe tepki göstermeye çalışan David, bu hislerle, Ruanda'da otuz yıldır faaliyet gösteren İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı'na katılarak ülkenin başkenti Kigali'ye gelir. Ülkede konuşulan dili bilen kimsenin olmadığı Teşkilat mensuplarının mevcut iktidarla aralarını iyi tutmaya çalışarak, etliye sütlüye bulaşmadan sürdürdükleri faaliyetlerin rutinliğinden kısa zamanda hayal kırıklığına uğrar, Teşkilat'ı ve kendi işlevini sorgulamaya başlar. Katliam başladığında, gerilimli bir ilişki sürdürdüğü Hutu sevgilisi Agathe'a ulaşma umuduyla ülkedeki son yabancıların tahliye edildiği uçağa binmeyi reddeder. Ve yaşanan vahşetin hem tanığı hem de bilfiil suç ortağı olur.Evet, çok sert —ama iyi yazılmış, bir solukta okunan bir roman.
Ruanda katliamının üzerinden 26 yıl geçti. “Afrika’nın İsviçre’si” olarak lanse edilen, kendi coğrafyasının refah seviyesi en yüksek ülkesinin yakın geçmişinde; hâlen çoğumuzun bilmediği, 1 milyonu aşkın insanın, sistematik olarak ötekileştirilerek ve ayrıştırılarak infaz edildi.
Mutlaka Okunmalı !!!
Bu kitapla ilgili ne dusundugumu tam olarak bilmiyorum desem yalan olmaz. Hem cok guclu hem de cok daginik geldi bana. Ruanda katliami sirasinda yardim teskilati olarak Isvicre’den Ruanda’ya gonderilen David’in katliamin yasandigi siralarda yasadigi dehset verici tecrubeler ve kendi ic hesaplasmalarini konu aliyor. Batinin ikiyuzlulugu, somuru gayesiyle elini sicak tasin altina sokmadan aldigi hayatlar, ne icin oldurdugunu bilmeden oldurmeye gudulenmis insanlar bu kitabin merkez noktasi. Yazarin guclu bir kalemi ve kurgusu var ama okurken beni tek zorlayan konu bazen konudan kopmam oldu. Ara ara dagildigim oldu. Kitap sert ama hayat da oyle.
Not: Cevirisi cok iyiydi.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Ruanda katliamının üzerinden 26 yıl geçti. “Afrika’nın İsviçre’si” olarak lanse edilen, kendi coğrafyasının refah seviyesi en yüksek ülkesinin yakın geçmişinde; hâlen çoğumuzun bilmediği, 1 milyonu aşkın insanın, sistematik olarak ötekileştirilerek ve ayrıştırılarak infaz edildi.
Mutlaka Okunmalı !!!
Soykırım ve acımasızlığı anlatan çarpıcı bir kitap. Okunmalı.
Bu kitapla ilgili ne dusundugumu tam olarak bilmiyorum desem yalan olmaz. Hem cok guclu hem de cok daginik geldi bana. Ruanda katliami sirasinda yardim teskilati olarak Isvicre’den Ruanda’ya gonderilen David’in katliamin yasandigi siralarda yasadigi dehset verici tecrubeler ve kendi ic hesaplasmalarini konu aliyor. Batinin ikiyuzlulugu, somuru gayesiyle elini sicak tasin altina sokmadan aldigi hayatlar, ne icin oldurdugunu bilmeden oldurmeye gudulenmis insanlar bu kitabin merkez noktasi. Yazarin guclu bir kalemi ve kurgusu var ama okurken beni tek zorlayan konu bazen konudan kopmam oldu. Ara ara dagildigim oldu. Kitap sert ama hayat da oyle.
Not: Cevirisi cok iyiydi.
Ruanda soykırımı hakkında yazılmış içten bir eser. Akıcı ve sürükleyici bir dili var. Okunmalı
Kesinlikle okunması,tartışılması ve özümsenmesi gereken bir kitap.