Mesut Doğan, edebiyata şiirle başladı. Kendi çizgisinde başarılı ürünlere imza attı. Daha sonra nesre yöneldi. İyi de yaptı. Şair dikkati ve duyarlılığı ile yazdığı denemeler son derece ilgiyle okunan metinlerdi. Şimdi, bu ustalığını gezi yazılarıyla gösteriyor. Yurt içinde ve yurt dışında görme imkânı bulduğu şehirleri sadece bir gözlemci tutumla değil yine sanatsal bir duyarlık ve iyi işlenmiş bir dille bize anlatıyor. Bu tutumu neticesinde zevkle okunan bir kitapla çıkıyor okuyucusunun karşısına. Kitabı okurken hem gezip görmediğimiz yerleri bir şairin gözü ve gönlüyle tanıyoruz hem de onun seyahate yüklediği metafizik anlamla zihin ve gönül dünyamızda yeni ufuklar açılıyor.Mustafa ÖzçelikHayatı, yeryüzünü, insanı; insan, mekân ve zaman coğrafyasını şiirin “basiret” penceresinden görebilen bir şairin, nesrin sükûnetli sularında yaptığı geziye katılmak, onun sözcükleri ile yeniden var ederek yeni anlamlar ve çağrışımlar kazandırdığı şehirlerde gezinmek “marifet” arttırıcı geliyor bana. Mesut Doğan’ın maharetli kalemi ile hem bir anlatı ziyafeti, hem de tecessüs okyanusunda gezintiye çıkma keyfi yaşanıyor. İyi de oluyor.Mürsel Sönmez
Seyahatin felsefesi, yararları, bir yere bağlanıp kalmanın, bir kurumda yıllarca çalışmanın kişiye ve yeteneklerine zararlarını, insana zararlarını bu kitapla öğrendim. Bazen yürüdüğümüz yolları, bakış açımızı, yaşam felsefemizi değiştirmenin aslında kendimizi ve belki de bir toplumu değiştirmek olacağını bu eserle bir kez daha hatırlayacaksınız. Mutlaka okuyun. Kitabın kapağını kapattığınızda yaşamda mutlaka kullanacağınız, kişiye göre değişebilen bir kaç yaşam oyunu taşını cebinizde ve yüreğinizde bulacaksınız.
Prag’ı ben de gezdim,gördüm. Ama yazarın gözüyle göremediğim aşikar. Benim yakalayamadığım detayları büyük bir ustalıkla yakalamış. Kitabın Prag bölümünü okurken çok çeşitli kaynaklardan alınan alıntılar-zaman zaman bu alıntılar yazıyı boğsa da- yazıya ayrı bir entelektüel boyut katmış.
Şiir gibi akıp giden yazılar arasında hangi şehri dolaştığınızı değil aslında kendinize doğru aktığınızı anlayacaksınız. Kendinize yüzlerce insanın gözüyle bakmak, dıştan içe doğru yürümek için bu kitabı okumalısınız. Sıradan bir seyahat kitabı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Şu cümleler kitaptan “Paris’te “Âşıklar köprüsü” olarak da bilinen ve meşhur şair Guillaume Apollinaire’ın aynı isimli şiiriyle daha bir yıldızı parlayan Mirabeau Köprüsü, sonbaharın bütün renklere hükmederek bir ayrılığı ve yalnızlığı sarı fonlarla Seine Nehri’ne ve ağaçlara üflediği, her şeyin döne döne puslu bir geçmişe doğru sürüklendiği, bu gidişin ve kayboluşun içinde yalnızca kalple duyulabilen bir ümidin titreşen sesi, bütün eşyanın, sokakların ve parkların alçakgönüllülükle bu orkestraya usulca kendi renklerini ve dillerini eklemesi ile adeta Apollinaire’ın şiirini tamamlıyor.”
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Okuması çok rahat.güzel bir seyahat kitabı.Tavsıye
yorumlara şaşırdım kitap gercekten bogucu yazarın kaleminden çıkmış bir alıntılar kitabı
Seyahatin felsefesi, yararları, bir yere bağlanıp kalmanın, bir kurumda yıllarca çalışmanın kişiye ve yeteneklerine zararlarını, insana zararlarını bu kitapla öğrendim. Bazen yürüdüğümüz yolları, bakış açımızı, yaşam felsefemizi değiştirmenin aslında kendimizi ve belki de bir toplumu değiştirmek olacağını bu eserle bir kez daha hatırlayacaksınız. Mutlaka okuyun. Kitabın kapağını kapattığınızda yaşamda mutlaka kullanacağınız, kişiye göre değişebilen bir kaç yaşam oyunu taşını cebinizde ve yüreğinizde bulacaksınız.
Prag’ı ben de gezdim,gördüm. Ama yazarın gözüyle göremediğim aşikar. Benim yakalayamadığım detayları büyük bir ustalıkla yakalamış. Kitabın Prag bölümünü okurken çok çeşitli kaynaklardan alınan alıntılar-zaman zaman bu alıntılar yazıyı boğsa da- yazıya ayrı bir entelektüel boyut katmış.
Şiir gibi akıp giden yazılar arasında hangi şehri dolaştığınızı değil aslında kendinize doğru aktığınızı anlayacaksınız. Kendinize yüzlerce insanın gözüyle bakmak, dıştan içe doğru yürümek için bu kitabı okumalısınız. Sıradan bir seyahat kitabı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Şu cümleler kitaptan “Paris’te “Âşıklar köprüsü” olarak da bilinen ve meşhur şair Guillaume Apollinaire’ın aynı isimli şiiriyle daha bir yıldızı parlayan Mirabeau Köprüsü, sonbaharın bütün renklere hükmederek bir ayrılığı ve yalnızlığı sarı fonlarla Seine Nehri’ne ve ağaçlara üflediği, her şeyin döne döne puslu bir geçmişe doğru sürüklendiği, bu gidişin ve kayboluşun içinde yalnızca kalple duyulabilen bir ümidin titreşen sesi, bütün eşyanın, sokakların ve parkların alçakgönüllülükle bu orkestraya usulca kendi renklerini ve dillerini eklemesi ile adeta Apollinaire’ın şiirini tamamlıyor.”