1984

Kategori: Edebiyat Yazar: George Orwell Yayınevi: Can Yayınları

1984

  • çevirmen: Celal Üster
  • Kapak: Utku Lomlu
  • Yayın Tarihi: 25.04.2019
  • Orijinal Adi: Nineteen Eighty-four
  • ISBN: 9789750718533
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 352
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 12.5 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
Parti’nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
1984 PDF 14.61 MB İndir
1984 EPUB 16.33 MB İndir
1984 MOBİ 12.89 MB İndir
1984 ODF 13.75 MB İndir
1984 DJVU 17.19 MB İndir
1984 RAR 11.17 MB İndir
1984 ZIP 10.31 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


George Orwell’in II. Dünya Savaşı sonrası yazdığı ve elli yıl sonrasının resmedildiği bir distopya ile karşı karşıyayız. Esasında eserdeki çoğu unsur günümüzde distopya olarak da kalmamış modern devletlerin yönetme aygıtına dönüşmüş durumda. Geçmişte başta kölelik olmak üzere çeşitli şekillerde insan bedenine hükmedilirken şimdi insana hükmetme sadece insan bedeniyle sınırlı kalmamakta aynı zamanda insan zihnine de hükmedilmektedir. İnsanlar artık kendilerini özgür olarak görerek gönüllü köleliğe razı olmaktadır. Gelişmiş iletişim araçlarıyla insanlara zihinsel olarak da hükmedilmektedir. Belki de insan, günümüzde geçmişle mukayese bile edilemeyecek ölçüde bedenî ve zihnî köleliğe maruz kalmaktadır, hem de kendisinin ulusal ve uluslararası insan haklarına dair belgelerle teminat altına alınan hak ve özgürlüklere de sahip olduğunu düşünerek.
Eser, insanın tüm eylemlerinin takip ve kontrol edildiği bir modern devletin eleştirisi niteliğinde. İnsanlar; yaşam tarzlarından, kullanacağı kelimelere ve cümlelere kadar her yandan kuşatılmış hâlde, adeta kapana sıkıştırılmış fare misali.
Hayvanlar üzerinden insan üzerinde kurulan hâkimiyeti ele alacak olursak insanın ne kadar zavallı bir konuma düşmüş olduğunu göreceğiz. Bir çiftlikteki inekleri ele alalım. Bedenlerine hükmediliyor olsa da dillerinden anlamadığımızdan ne düşündüklerini ve ne konuştuklarını bilemiyoruz. İnsanlar üzerindeki tahakkümü ele aldığımızda çiftlikteki hayvanların belki de daha iyi konumda olduğunu söyleyebiliriz. İnsanların neyi, nasıl ve hangi kelimelerle, cümlelerle düşüneceği bir merkez tarafından dikte edilmektedir. İnsanlığın karşı karşıya kaldığı bu durum, aşk dâhil hiçbir şeyin masumiyetinin kalmadığı yeni, gelişmiş araçlarla teçhiz edilmiş ve gönüllü modern kölelik düzeni.
İnsanlığın belki de ilk defa maruz kaldığı geniş çaplı bu modern kölelik düzeni, eserde özellikle vurgulandığı üzere kelimeler üzerinden insan zihnine ve düşüncesine hakim olma anlayışına dayalıdır. Bu bağlamda anlatılanlar ise tarihin yeniden inşası ve yazımı, yalanın hakikat olarak kabulü, kelime dağarcığı gittikçe azalan bir dilin empoze edilmesi, farklı düşüncenin ve farklı düşünmeye giden yol ve araçların kullanılmaz hâle getirilmesi vb.
Eserde, dil ve kelime üzerinden insan düşüncesine tahakküm etkileyici bir şekilde ele alınmaktadır. Bu tahakkümün boyutu da insanın kullanabileceği dil ve kelimeler üzerinden düşünebileceği alan, düşünce suçunun imkânsız olduğu bir durum olarak nitelendirilmektedir. İnsanın konuşması ile ördeğin vakvaklaması arasında kurulan bağlantı da modern otoriter devlette insan konuşmasının neye münhasır kılınması gerektiğinin bariz bir göstergesidir.
Dille ilgili öngörüler eserde kısmen müsamahalı şekilde ele alınmıştır denebilir. 1984’te yapılan konuşmaların 2050’de anlaşılamayacağı öngörüsünde bulunulmaktadır. Bundan daha hızlı değişimlerin yaşandığı toplumlarda zihnin maruz kaldığı durum tahminleri zorlamaktadır.
Otoriter modern sistemlere özgü olarak belirtilen özellikler dikkati çekmektedir. Piyangoda sadece küçük meblağların ödenmesi ancak büyük meblağları kazananların mevcut olmaması çarpıcı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Dahası toplumda korkuyu hakim kılmak için Londra’nın yabancı güçler tarafından değil, bizzat devletin kendisi tarafından bombalanması da modern devlet zihniyetinin gelmiş olduğu aşama bakımından devletin yapabilecekleri arasında sınır tanımayacağının açık bir göstergesidir. Savaşın amacı yeni yerler ele geçirmek değildir. Savaş, sosyal yapıyı korumanın bir aracıdır. Devlete itaat de yeterli değildir. Devlet, vatandaşının acı çekmeden itaatli kalacağına da güvenmemektedir.
Eser; dört bir yandan kuşatılmış bireyin etrafındaki tahakküm araçlarını görmesi, yaşadığı olayları farklı açılardan yorumlayabilmesi ve hayatında anlamlı olacak şeyleri sorgulayabilmesi ve benimseyebilmesi için fevkalade bir önemi haizdir.


George Orwell’i uzunca bir süredir okumak istiyordum. Yakın çevremden daima olumlu geri dönüşler alıyordum, sosyal medyada yazarın kitaplarıyla ilgili alıntılar okuyordum ve artık daha fazla ertelemeden okumaya karar verdim.
Kitabın birinci ve ikinci bölümlerini çok beğendim ve bir çırpıda okudum. Kendimi bir anda yazarın betimlediği dünyanın içinde buldum. Bazı bölümleri günümüze de oldukça benziyordu. Büyük Birader’in gözü sanki benim üzerimdeydi. Karakterin heyecanlarına, yakalanma korkusuna adeta ben de eşlik ediyordum. Özellikle ikinci bölümde kız arkadaşıyla buluştuğu kısımları çok beğendim. Ancak üçüncü bölümde aynı heyecanı duyamadım. Biraz daha karamsar ve umudun kaybolduğu bir bölüm gibi geldi. Buna rağmen final sahnesini beğendim.
Kitabı bir bütün olarak değerlendirirsem, her insanın hayatında en az bir kez okuması gereken kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Sadece yazıldığı dönemde değil gelecek dönemlerde de etkisini sürdürecek bir eser. Siz de benim gibi bir süredir kitabı okumak istiyor, ancak başlayamıyorsanız, bu pandemi dönemi tam sırası.
İyi okumalar…


Düşündüren, sorgulatan bir efsane.. Mutlaka mutlaka okunması gereken kitaplardan


Düşündüren ve yorum yaptıran bir kitap oldu bemim için. Herkese tavsiye edebileceğim okudukça merak uyandıran güzel bir kitap.


baycan çiftliği kitabını okumuştum çok önerilen bir Kitap olduğu için aldım iyi ki almışım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*