Türkistan'ın Araplar Tarafından Fethi; sadece Türk tarihi ve İslam tarihinin değil, netice itibarı ile belki, bütün İslam milletleri hatta, insanlık tarihinin en büyük olaylarından biridir. Zira bu fetihlerle, İslam dini ve insanlık tarihinin mercası değişmiş, Orta Doğu ve bütün eski dünya kıtalarında yeni bir devir başlamıştır. Engin denizlerin,derinliklerinden kaynayıp gelen büyük dalgalar gibi, Arabistan adı verilen bu eski çöl denizinin ortasından bir fırtına gibi kopup gelen müslüman Araplar; bu ilk hamlelerinde karşılarına çıkan bütün engelleri aşmışlar ve Ceyhun Nehri'ne ulaşmışlardır. Bu onların Dicle ve Fırat nehirlerini geçtikten sonra, doğu istikametinde gördükleri ikinci büyük nehir idi. Yine bu nehir onların; bir kısım hadislerde de belirtildiği gibi, kökü cennetten geldiğine inandıkları nehirlerden biri idi.
Yazar çok kapsamlı bir araştırma ile tarihi vesikalara da ulaşarak konu hakkında bilgilendirici bir eser ortaya çıkarmış. Türkler İslamiyet öncesinde de miladi 200’lü yıllardan itibaren akıncı birlikler vasıtasıyla Türkler ile Araplar arasındaki ilk tanışıklık böyle başlar. Bu akıncılardan gerek kendi arzuyla gerekse onların ardından açılan ticaret yollarıyla ve gerekse yapılan savaşlarda esir düşenlerden buralarda yaşamaya başlamışlar ve İslam öncesinin Mekke’sine kadar gidenler olur. 705 yılına gelindiğinde Emevilerin Irak valisi Haccac b.Yusuf ve onun gözü dönmüş ordu komutanı Kuteybe İpek Yolu’nu kontrol altına almak ve İpek Yolu sayesinde zenginleşmiş aşağı Türkistan şehirlerini Toharistan, Baykent, Buhara ve Semerkant’ı ele geçirmek ister. Amacı İslamiyeti yaymak gibi ulvi görevler değil sadece buraları ele geçirip yağmalamaktır. Artık İslam deyince Türklerin aklına Kuteybe ve onun ordusunun yaptığı zulüm ve katliamlar gelecektir ve 300 yıldan uzun bir süre devam edecektir bu.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Türklerin Talas Savaşında Müslüman oluşları ilgili anlatılan klişeden bizleri kurtaran bir eser. Efsaneler yerine gerçekler göz önüne seriliyor.
bilinmeyen bir dönem mi yoksa bilinmesinin istenilmediği bir dönem mi? güzel bir çalışma.
Yazar çok kapsamlı bir araştırma ile tarihi vesikalara da ulaşarak konu hakkında bilgilendirici bir eser ortaya çıkarmış. Türkler İslamiyet öncesinde de miladi 200’lü yıllardan itibaren akıncı birlikler vasıtasıyla Türkler ile Araplar arasındaki ilk tanışıklık böyle başlar. Bu akıncılardan gerek kendi arzuyla gerekse onların ardından açılan ticaret yollarıyla ve gerekse yapılan savaşlarda esir düşenlerden buralarda yaşamaya başlamışlar ve İslam öncesinin Mekke’sine kadar gidenler olur. 705 yılına gelindiğinde Emevilerin Irak valisi Haccac b.Yusuf ve onun gözü dönmüş ordu komutanı Kuteybe İpek Yolu’nu kontrol altına almak ve İpek Yolu sayesinde zenginleşmiş aşağı Türkistan şehirlerini Toharistan, Baykent, Buhara ve Semerkant’ı ele geçirmek ister. Amacı İslamiyeti yaymak gibi ulvi görevler değil sadece buraları ele geçirip yağmalamaktır. Artık İslam deyince Türklerin aklına Kuteybe ve onun ordusunun yaptığı zulüm ve katliamlar gelecektir ve 300 yıldan uzun bir süre devam edecektir bu.