Baykuş Virane Sever

Kategori: Edebiyat Yazar: Faruk Duman Yayınevi: Can Yayınları Kampanya

Baykuş Virane Sever

Tanıtım Bülteni
Ocak birden köpürmeye başlamış, oturup Vahşetin Çağrısı’nı okuduğum ağır kadife koltuk kıvılcım içinde kalmıştı. Etrafa yayılan küle aldırmamış, kitabı küçük çalışma masamın üstüne bırakarak kalkıp perdeyi aralamıştım. Kasaba kar altındaydı. Öyleydi ki, –halk böyle gecelerde yağ lambalarını yakmanın uğursuzluk getireceğine inanırdı– geceyi yalnızca kar aydınlatıyordu. Sanırsın ay yere inmiş. Fakat çok sürmedi; önce durup durup tozan hava birden işi inada bindirdi ve sürekli, korkunç bir rüzgâr başladı. Çam ağaçlarının dallarında birikmiş karlar topak topak savruluyordu. Yine bu karanlık ve insana benzerlikleriyle bizi ürküten ağaçların iğneleriydi. Bu iğneler sanırsın bir kar ordusu. Durup durup yaylar gerilerek. Böylece fırtına dinlemez bu yaman oklar sayesinde. Ne ki böyle bir düşmanı ele geçirmek nasıl mümkün olsun. Fırtınayı bir süre izledikten sonra, çıkıp atımın yanına gitmem gerektiğini düşündüm.“Kendine özgü yazınsal bir dünya kurar Faruk Duman; herkesten çok başka ama bir o kadar da yakın. Önce neyi anlatacağına değil nasıl anlatacağına karar verir. Anlatı dünyasına belli bir biçim içinde gerçeklik kazandırma çabası, sonunda onun, kuşağının en özgün yazarlarından biri olmasını sağlar. Bu özgünlüğü yakalayan, onun yalın ve zengin dünyasında bulur kendini...”SEMİH GÜMÜŞ
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Baykuş Virane Sever PDF 6.23 MB İndir
Baykuş Virane Sever EPUB 6.96 MB İndir
Baykuş Virane Sever MOBİ 5.49 MB İndir
Baykuş Virane Sever ODF 5.86 MB İndir
Baykuş Virane Sever DJVU 7.32 MB İndir
Baykuş Virane Sever RAR 4.76 MB İndir
Baykuş Virane Sever ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Coğrafya/doğa çocuklukta algılanan biçimiyle varlığını sürdürürse çocukluğun da kader olduğunu söyleyebiliriz. Geleceğe sürüklenen. Çocukluk bir yük olduğu kadar da hediyedir, insan büyüdüğünü hissettiği an yaldızsız kağıdı açabilir. Çokça anılardır, dönüştürülebilirler. Duman’ın biçimlendiriş şeklinde kapalı bir coğrafyanın biricik varlıkları belirir; hayvanlar, söylenceler, kar. Sınırın ötesine geçen karakterlerin sesi soluğu kesilir, kendilerinden bir daha haber alamayız. Her şey çocuklukta çizilen sınırların içinde gerçekleşir. Öyküler ilerledikçe gerçekliğin dokusu renk değiştirir, masalın her şeye açık doğası kendini gösterir. Uzak bir zaman, uzak insanlar, bir müddet sonra ister istemez masallaşır. Duman’ın dünyası böyle bir dünya.
Büyük harfler, yüklemsiz cümleler, anlatımcılıktan çıkıp akışa dönüşen bir yürüyüş, biçim olarak da Duman’ın öyküleri oldukça başarılı. Bir tanecik kitabını okudum gerçi ama külliyatını toparlamıştım, bu yazı biraz da kendisine ayıracağım. Bir de şey, aşırı yoruma girebilir ama Ömer Seyfettin izleri mi var öykülerde? İlk öyküde bir Kaşağı tadı var, ikincisinde de Diyet. Belki diğerlerinde benzer izler vardır yahut muhteşem uyduruyorum şu an.
Kayıp İnci: Cemal dayının kitapları arasından en sevileni Steinbeck’in İnci’si oluyor, keşke dayı da o kadar sevilseydi. Yani karın doyurmayan kitapları bir bir devirmesi, bazı anarşik işlere karışması gibi hadiseler yüzünden aile büyükleri tarafından zorla evlendirilip İzmir’e şutlandığında yaşamının ışığı sönüyor ve kayboluyor dayı, bir daha kendisinden haber alamıyoruz. Çok içiyormuş, kitap okumuyormuş artık, bu kadar. Geriye kış günlerinin bir numaralı eğlencesi olan İnci kalıyor ama bulunabilirse.
Yeğenlerden birinin anlatıcılığında bitmek bilmeyen kışları, öğrencilerine durmadan bağıran bir öğretmeni, memur babayı, anneyi ve geriye kalan rüya öğelerini görüyoruz. Baba memur, devletin cisimleşmiş hali. Anne bir sessiz kadın, sevecen ama coğrafyadan ötürü soğukluğu kendinden menkul. Kemal Abi var bir de, daireye yeni gelen kütüphaneci. Çocuklara verdiği kitabın geri gelmeyeceğini nereden bilecekti, hele kitabı saklayan küçüğün rengârenk dünyasını? Ölüme uzanan bir masal yolu, çocukluğun sonsuz yaratıcılığı. Hüznü de bol; yoksulluk belasından et yiyemedikleri günler, küçük kardeşin kuş avlayıp getirmesiyle annenin gözyaşlarına dönüşüyor, bir de etli yemeğe. İHTİYAR BEN yaratıldığı gibi duruyor, maceralarına bir başka çocuğun zihninde çıkacak.
Kemal Abi cenazeden sonra kitabı istemeseydi iyiydi ama devletin işleri işte, bürokrasinin zamanı yoktur, aralık pencereden giriverir.
Teyzem O Burhan’lı Günleri Nasıl Atlattı?: Çağıldaklı gülen teyze, sırf bunun için sevdim Duman’ı.
Ayten Teyze belli ki aşık olduğunda gözü dünyayı görmeyen biri, işinden olduğu ve annesine bunu çaktırmamak için elinden geleni yaptığı sıralarda, Mamak’a kış inmek üzereyken kendi gibi sıkıntıya teyelli Burhan’la tanışmasa içinde uçuşmaya başlayan kuşlar kendi başlarına kuğurdar, yalnızlıktan gözlerini kapayıp dünyayı karanlığa boğardı. Öyle olmadı. “Baykuş virane sever” bu öyküde geçer, Burhan’ın sıkıntılarıyla Ayten Teyze’ninkiler birleşince birbirini götürür diye düşünüldü. Teyze işsiz kaldığında anlatıcı olan çocuğun ailesinin yanına taşındı, çocukla aynı odada yatarlardı. Geceleri camdan dışarı bakan teyzenin çiçek dürbününe dönüştüğü zamanlardı bunlar; çocuğu hayal dünyasına soktuğu gibi sayısız rengini paylaşmaktan çekinmezdi. Burhan’la evlendiler, adam iç güveyi geldi, bir odada üç kişi oldular. Çocuğun saklı bir şey olarak düşündüğü hareketlerinin ardından hızlı hızlı soluklanırlar, paylaşılan bir uykuya dalarlardı.
Burhan ölene kadar. Yol açtığı yıkımı anlatmaya gönlüm yok.
Eriyen Gelin: Böyle güzel bir öykü bilmem bir daha yazılır mı? Yazılır ama başka bir anın duygusuna dahil olur, ben bu öyküyü okuduğum anı duvarıma astım, bakıp bakıp mutlu olurum.
Yollar kar, abi gelecek. Aile abiyi bekliyor, bir de abinin getireceği gelini. Babanın içtiği Maltepe’den hasta annenin yattığı yatağa her şey hazır. Gelin, her bir karakter tarafından güzelce kurgulanıp kişiliğe büründürülür. Düşü kurulan, ailenin yaşamına kaynayacak biri. Tabii o da bir düş değilse, gerçekse.
Şunu bırakıp bitiriyorum: “Bir ara abim boşluğa baktı, neden sonra annemi görmek geldi aklına. Korkunç, ıstıraplı hastalıktan habersiz, kalkıp yatağın başına gitti. Annem, sevindi onu görünce. Alnı kızararak. Sanki abimin sesi bir teneke baldan geliyor. – Ne güzel olmuşsun, dedi. Erik ağaçları hakkında bir şey sordu. Sorunca yaşlar süzüldü abimin gözünden. Neden bilmem; insan erik ağaçlarının nasıl olduğunu sorduğu zaman artık ölüme mi yaklaşmıştır?” (s. 53)
Birkaç öykü daha var, hepsi birbirinden güzel.
Faruk Duman ne kadar da maharetli bir hikâye anlatıcısı! Kurgusu hikâyeyi incitmez, inceliklidir. Bir bakın bence.


Faruk Duman’ın romanlarını daha çok sevdim


Faruk Duman’a başlangıç kitabı.


Sekiz adet öyküden oluşuyor kitap. Öyküler sade bir dille yazılmış, okutuyor kendisini.


kampanyadan aldım. ilk defa okuyacağım bir yazar olacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*