Tomas Borge, Sandinist hareketin kurucularından. Yola birlikte çıktığı arkadaşlarının tümü öldü, anı yazma işi borgeye düştü. Dizginsiz Bir Sabırlada Borgenin sofu bir anneyle başetmeye çalıştığı kız peşinde koştuğu yeni yetmelik dönemi var. Sonra Sandinist Halk Kurtuluş Cephesinin kurucusu Carlo Fonsecanın hayatı. Ve tabii ki Nikaragua Devriminin zorlu, acılı, şiirli, şarkılı, dayanışmalı, bol kayıplı ve hep umutlu hikayesi. Sahici bir devrimin uzun yolu.
Nikaragua Devrimi başarıya ulaştığı 1979’dan bu yana tüm dünyada devrimcilerin temel tartışma ve ayrım noktalarından biri oldu. Türkiye’de de Nikaragua Devrimi’ni savunmak noktasında herhangi bir ayrım olmamakla birlikte Sandinistler’in politikaları devrimciler arasında önemli bir polemik malzemesi oluşturageldi. Sandinist hareketin kurucularından hayatta kalan tek isim olan Tomas Borge’nin “Dizginsiz Bir Sabırla”sı Türkiye’de bu konuda yayımlanmış ender çalışmalardan biri. Borge, herşeyden önce bir efsane. Gerçi kitabı okurken ister istemez Türkiye’yle paralellikler kurup “burada olsa böyle olamazdı” diye düşünüyorsunuz. Örneğin poliste çözülmüş bir devrimcinin bu durum bilindiği halde- daha sonra bu kadar el üstünde tutulması buralarda pek mümkün olmazdı herhalde. Ya da gittiği her bölgede başka bir kadınla aşk yaşayan devrimciye buralarda nasıl bakılacağını az çok tahmin edebiliriz. Ama orası Latin Amerika. Katolik rahiplerin devrimcilere yardımcı olduğu, kadın-erkek ilişkilerinin daha özgür kurulduğu, halkın bizde yaşanan durumun aksine celladına aşık olmadığı bir coğrafya. Biraz ilerledikten sonra yadırgamaktan vazgeçiyorsunuz. Kitapla ilgili ilk hayal kırıklığım hikayenin en heyecanlı kısmında (devrimden bir süre önce) bitivermesi. Farklı eğilimler nasıl bir araya geliyor, devrim gününe nasıl ulaşılıyor, devrimin hemen ertesindeki uygulamalar halk tarafından nasıl karşılanıyor soruları yanıtsız kalıyor. Arka kapakta belirtildiği gibi Sandinist Halk Kurtuluş Cephesi’nin kurucusu Carlos Fonseca hakkında bir roman gibi de okunabilecek olan kitap Nikaragua’da yaşanan süreci yakından takip etmeyenler için birçok muammayla dolu. Borge, bizim bilemediğimiz bir sürü olaya gönderme yapıyor. Bu detaylar hakkında dipnotlarla da olsa herhangi bir bilgi verilmemesi okuyucunun canını sıkıyor. Bu biraz da yayınevinin eksikliği. Nikaragua devriminden sonra da çeşitli ülkelerde devrimler yaşandı; ama Sandinist Devrimi insanlığın yeniden karanlığa gömülmesinden önceki son önemli devrimdi. Majestelerinin muhalefeti rolündeki konformistlerin “sosyalist”, “komünist” yaftalarını önemsemeden devrimciliği temel alan bir grup “serüvenci”nin tamamlanmamış hikayesini anlatan Dizginsiz Bir Sabırla’ya bütün eksikliğine rağmen en azından benzer duyarlılıklara sahip okuyucunun kayıtsız kalması imkansız.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Nikaragua Devrimi başarıya ulaştığı 1979’dan bu yana tüm dünyada devrimcilerin temel tartışma ve ayrım noktalarından biri oldu. Türkiye’de de Nikaragua Devrimi’ni savunmak noktasında herhangi bir ayrım olmamakla birlikte Sandinistler’in politikaları devrimciler arasında önemli bir polemik malzemesi oluşturageldi. Sandinist hareketin kurucularından hayatta kalan tek isim olan Tomas Borge’nin “Dizginsiz Bir Sabırla”sı Türkiye’de bu konuda yayımlanmış ender çalışmalardan biri. Borge, herşeyden önce bir efsane. Gerçi kitabı okurken ister istemez Türkiye’yle paralellikler kurup “burada olsa böyle olamazdı” diye düşünüyorsunuz. Örneğin poliste çözülmüş bir devrimcinin bu durum bilindiği halde- daha sonra bu kadar el üstünde tutulması buralarda pek mümkün olmazdı herhalde. Ya da gittiği her bölgede başka bir kadınla aşk yaşayan devrimciye buralarda nasıl bakılacağını az çok tahmin edebiliriz. Ama orası Latin Amerika. Katolik rahiplerin devrimcilere yardımcı olduğu, kadın-erkek ilişkilerinin daha özgür kurulduğu, halkın bizde yaşanan durumun aksine celladına aşık olmadığı bir coğrafya. Biraz ilerledikten sonra yadırgamaktan vazgeçiyorsunuz. Kitapla ilgili ilk hayal kırıklığım hikayenin en heyecanlı kısmında (devrimden bir süre önce) bitivermesi. Farklı eğilimler nasıl bir araya geliyor, devrim gününe nasıl ulaşılıyor, devrimin hemen ertesindeki uygulamalar halk tarafından nasıl karşılanıyor soruları yanıtsız kalıyor. Arka kapakta belirtildiği gibi Sandinist Halk Kurtuluş Cephesi’nin kurucusu Carlos Fonseca hakkında bir roman gibi de okunabilecek olan kitap Nikaragua’da yaşanan süreci yakından takip etmeyenler için birçok muammayla dolu. Borge, bizim bilemediğimiz bir sürü olaya gönderme yapıyor. Bu detaylar hakkında dipnotlarla da olsa herhangi bir bilgi verilmemesi okuyucunun canını sıkıyor. Bu biraz da yayınevinin eksikliği. Nikaragua devriminden sonra da çeşitli ülkelerde devrimler yaşandı; ama Sandinist Devrimi insanlığın yeniden karanlığa gömülmesinden önceki son önemli devrimdi. Majestelerinin muhalefeti rolündeki konformistlerin “sosyalist”, “komünist” yaftalarını önemsemeden devrimciliği temel alan bir grup “serüvenci”nin tamamlanmamış hikayesini anlatan Dizginsiz Bir Sabırla’ya bütün eksikliğine rağmen en azından benzer duyarlılıklara sahip okuyucunun kayıtsız kalması imkansız.