İyi Terörist

Kategori: Edebiyat Yazar: Doris Lessing Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İyi Terörist

Tanıtım Bülteni
İyi Terörist, IRA’ya katılmayı planlayan radikal bir gruba üye olan Alice Mellings’in öyküsünü anlatıyor. Harap haldeki bir evi, grubun genel merkez olarak kullanabilmesi için yenileyen ve onarımını sağlayan genç kadın, ideolojisiyle aldığı burjuva terbiyesi arasında bir köprü kurmaya çalışırken tepkisizlik ve kapitalist düzen içindeki toplumda değişiklik yaratmak isteyen, çeşitli eylemlerle halkı uyandırmaya çalışan arkadaşları da beklenmedik güçlüklerle karşılaşıyorlar. Alice’in ve anlatımın odağındaki evin bu eylemci grubun amaçlarının gerçekleşmesinde nasıl bir rol oynadığı, romanın da düğüm noktası.Nobel Ödüllü yazar Doris Lessing, 1985 yılında kaleme aldığı İyi Terörist’te evcil yaşamın ve başkaldırının inandırıcı bir portresini çiziyor.“Mükemmel bir roman, sağlam ve adil bir gerçekçiliğe sahip bir yapıt, kesinlikle çağdaş... Hangi koşullar bir araya gelince terörist bir eylem gerçekleşir? Lessing buna inandırıcı bir açıklama getiriyor.”The Washington Post Book World
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
İyi Terörist PDF 6.23 MB İndir
İyi Terörist EPUB 6.96 MB İndir
İyi Terörist MOBİ 5.49 MB İndir
İyi Terörist ODF 5.86 MB İndir
İyi Terörist DJVU 7.32 MB İndir
İyi Terörist RAR 4.76 MB İndir
İyi Terörist ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


İyi teröristimiz Alice’le Cennete Bir Koşu’daki Dr. Barbara’yı kıyaslayacaktım ama ne açıdan kıyaslayacaktım, heh, Barbara’nın yaratmak istediği düzende insanın tarımla ciddi şekilde uğraşmaya başlamasından hemen sonrasına ulaşmak hedeflenir. İdeal bir toplum için modern zamanların alışkanlıkları terk edilmelidir, Barbara bu hususta komününü hizaya sokmak için insanları öldürmeye başlayınca işlerin ters gitmeye başladığını anlayan esas çocuğumuz, doktora karşı çıkar ve yaşamını ucu ucuna kurtarır. Hastaneye götürülürken Barbara’nın yöntemlerinin aşırılık dışında doğru olduğunu düşünür. Sıkı ütopyanın kurbanı bol olur derler, aslında inançla alakalıdır. İnanırsanız olur, olanın yanında ölümlerin bir hükmü yoktur.
Alice’in farkı nedir? Alice de kokuşmuş düzeni yıkmak isteyen bir aktivisttir, dahil olduğu grupla birlikte değişimin yayılmasını ister ama öncelikle grubu ve işgal ettiği evi toparlamaya çalışır. İdealini öncelikle yakın çevresinde eyleme dökmeye niyetlidir ama aynı amaç için bir araya gelmiş olsalar da onca insanla uğraşmak zorundadır Alice. Ballard bir durum yaratıp karakterlerini ortalığa salarak hareketlerini gözlemler, Lessing’te ise ilişkiler ve ilişkilerden doğan yeni olaylar vardır. Ballard belli bir tez üzerinden metni kurarken Lessing sadece aktarır, karakterlerin geçmişleri ve şimdileri anlatıyla birlikte açığa çıkar. Zamanda sıklıkla yolculuk yaparız, Alice’in ailesiyle ilgili meselelerinde çocukluğuna ve gençliğine gideriz. Alice odaklı bir bakış açımız var, bu kadın çok ilginç.
Alice’le Jasper’ın işgal evine gelmeleriyle başlıyoruz. Daha ilk sayfadan Jasper’ın Alice’in bileğini sıkıp istediğini yaptırmaya çalışmasıyla ilişkileri hakkında bir fikir ediniriz ama sonradan göreceğimiz üzere Alice’in izin verdiği, bazen kendini kaptırıp boyun eğdiği bir oyundur bu. Jasper kendi çapında okumuş, genç bir adam. Alice otuzlarını çoktan ortalamış, yıllarını evleri ve grupları adam etmeye çalışarak harcamış bir kadın. Fraksiyonlar onu amacından saptıramaz; Komünist Merkez Birliği’nin olduğu söylenen eve geldiklerinde Bert ve diğerlerinin IRA’ya katılmak istediklerini öğrenir ama bunu sonra halledilecek bir mesele olarak görür, öncelikle çimento dökülmüş giderleri açtırmak, elektriklerin kesilmesini önlemek gibi aciliyeti olan işleri halletmek ister. Bunlarla uğraşırken evde kalan diğer gomanikleri tanır.
Son derece sinematik bir dil; karakterler, karakterlerin kimlikleri ve gerçekleşen olaylar öylesine iç içe geçmiştir ki Alice’in ailesiyle münasebetlerinin yer aldığı kısımlar dışında müthiş bir akış sağlanır, adeta plan sekans. Gerçeğe olabildiğince yakın bir anlatı, çok keyif verici. Neyse, Pat ve Bert’in siyaset yüzünden bozulan duygusal ilişkilerine hayıflanır Alice, aslında öyle düşünmese de aklından o tür düşünceler geçer, anlatıcının dediğine göre. Alice’i bütün insanlığı küçük kardeşi yapmak isteyen bir terörist olarak görüyorum; sıcak bir yemek, beyaz çarşaflı bir yatak, bütün insanlar için lazım olan bu. Bu özlemi, düzenin değişmesi için göstereceği eforun büyük bir kısmını alır. Geri destek gücü olarak görülebilir kendisi; eyleme geçenlerin ikmal kuvveti gibidir ama eylemciler tarafından küçümsenmekten kurtulamaz. Lessing oldukça başarılı bir karakter yaratıcısı, gerilimleri ustalıkla yansıtıyor. Aralarında üniversite diplomasına sahip olan bir tek Alice var ama hiçbir zaman iş aramamış, kendini olayların ortasında bulmuş ve Jasper’la da böyle tanışmış. Sömürüldüğünü biliyor ama Jasper’dan ayrılamıyor, ablasıymış gibi. Sırf ikisinin arasındaki ilişki bile Lessing’in kurgu ustalığını yansıtmaya yeter. Karakterlerin şiveleri bile önemli bir yapı taşı, geldikleri sınıfları belli ediyor ve farklı şiveyle konuşmaya çalışanların kodları kolaylıkla çözülebiliyor. Bir anlamda oldukça “yerli” bir romandır bu ama demografik yapı hakkında yeterli sezgi sunuluyor okura.
Alice’in ailesi… Babanın fabrikası var, anne entelektüelleri etrafına toplayabilen nüfuzlu bir kadın. Durumları iyi, Alice’in eleştirisi burjuvaziye yönelik. Zenginlik ve bencilliğin son bulacağı bir dünyada ailesinin kendisini anlamasını bekliyor ama böyle bir şey olmuyor tabii. Kendince durumu eşitliyor Alice, para gerektikçe annesinden ve babasından para aşırıyor, sonucunu düşünmeden. Hedefe obsesif bir şekilde bağlı; araç hiç önemli değil. Kendi doğrularının dışına çıktığı pek görülmüyor, belki finalde. Mesela evin tamiratı için çağrılan sünepe gence hak ettiğinin verilmesi konusunda evin diğer sakinleri pek bir çaba göstermiyorlar, hatta bu konuyu umursamıyorlar bile. Davanın çıkış noktasının anlaşılmadığını, karakterlerin kendi amaçlarının peşinde körleştiğini görüyoruz. Sıkıntılarla ilgilenen kişi Alice’tir, hatta eve belediye tarafından el konulmasını engellemek için bürokratik işlerle uğraşıp devlet dairesindeki görevliyi analiz ederek kendi cephelerine çeken de Alice’tir. Bir de bu var; Alice’in insan sarraflığı. Alice çözücüdür, insanları anlar ve ona göre davranır. Başarılı bir bukalemundur, öyle olmasa daha en başta ev yaşanamayacak bir halde, öylece kalacaktı. Pratik bir kadındır aynı zamanda, okunması gereken kitapların gerektiği kadarını okumuştur, gerisini anlayacak bir idrakı yoktur.
Evle alakalı çöpçüsünden elektrikçisine bir yığın uğraş var, Alice’in enerjisine hayran kalmamak mümkün değil. Ne kadar güçlü olsa da işgale uğrayana kadar o evde yaşayan çocuğun evden atılmasına engel olamaz, bu da canını pek sıkar. Önce yakındakiler, sonra diğerleri… Sömürü düzeni bu şekilde yıkılacaktır, bizzat sömürerek değil. Sınıf bilinci konusunda Alice’in de falsoları vardır, orta sınıfın nezaketinden ve tavırlarından hiçbir şey anlayamadığı için bu sınıfın insanlarının samimi olduklarını düşünmez ve onları pek de sevmez açıkçası. Anlayabildiğini sever Alice.
Hızlandırıyorum. İki yan evde farklı bir grubun evi vardır ama buradakiler gizemli insanlardır, IRA’yla bağlantıları olduğu düşünülür. Alice evdekilerin başı olan adamı bir türlü çözemez. Moskova’dan mı ne geliyordu, öyle bir haller vardı ama hatırlayamadım şimdi. İsabet oldu, sıkmaya başlayacaktım yoksa. Bert’le Jasper’ın koftiden devrimcilikleri, katılmak için İrlanda’ya gittikleri IRA tarafından da fark edilir ve geri postalanırlar. İşler evdekiler için umdukları gibi gitmez ve bombalı bir eylem yapmaya karar verirler. Bu eylemin anlatımı da müthiş, mutlaka okuyun yahu. Nihayetinde Alice bu eyleme katılmaz ve komünün çığrından çıkan devrimciliğini bitirmek için somut bir adım atar, ne olduğunu söylemiyorum. Lenin’in deyişi: “Ahlak devrime dahildir.” gibi bir şey. Alice için böyle değildir, o yüzden iyi bir teröristtir zaten.
Sosyal ve bürokratik ilişkilerdeki detaylar müthiş, devrimin ve devrim yolundaki eylemlerin sorgulanması da öyle. Bana kalırsa her aktivist bu romanı okumalı. Bana kalır sanırım.


Edebiyat nedir, adeta ders veriyor yazar. Bir grup “terörist” in kendi aralarında geçen çekişmeleri, harika tahlillerle okura sunan Lessing unutulmaz bir roman bırakmış bizlere.


Alice ile birlikte bir hafta yaşadım. 43 numarada bir odada kaldım. Alice’in yoldaşlarına çok sinirlendim, alice evin işlerini hallederken oradaydım. Alice’in hayatını onunla birlikte yaşadım.
İnsanların saplantılarını, psikolojileri birlikte yaşıyoruz. Her bir karakter ve düşünce çok canlı ve olduğu gibi. Bu kadar gerçek karakterler yaratmak zor iş.


Derste işlediğimiz için almıştım ama pek sevemedim..


Kitabın ilk yarısı örgüt evini, metinde sık kullanılan tanımlamayla ‘hale yola koymak’la geçiyor.Buralar sıkıcı olabilir fakat bir aktivistin idealini, ilk olarak yakın çevresinde gerçekleştirme eylemi olarak da yorumlanabilir. Sonlara doğru hareket artıyor. Sonuç itibariyle iyi bir politik roman mı, çok değil, iyi bir aktivizm romanı mı, evet. Tavsiye ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*