abdulmecid ağabeyin yaptığı tercüme her ne kadar üstad hazretlerinin üslubu bediasına en yakın olan uüslup olsa da bazı yerler tercüme edilmemiş olmasından başka tercümelere de ihtiyaç hasıl olmuştur. umarım bu kitap o ihtiyacı giderir.
Mevlânâ Celâleddin Rûmî’ den sonra ‘mesnevî’ namıyla en ziyade şöhret bulan eser, Bediüzzaman Said Nursî’nin Mesnevî-i Nuriye’si olsa gerektir. Rûmî’nin Farsça Mesnevî’sine karşılık, Bediüzzaman’ın Mesnevî’si Arapça olarak yazılmıştır ve dolayısıyla, Türkçe okuyanlar her ikisini de tercümesinden okumak durumundadırlar. İşte bu noktada, her ikisi için ‘iyi çeviri’ bir ihtiyaç olarak karşımızda duruyor. Mevlânâ’nın Mesnevî-i Şerîf’inin manzum olması onun Türkçe çevirisini ortaya koymaya çalışan bütün gayretli isimleri zorlayan en önemli unsur iken, Bediüzzaman’ın ‘şiire benzer’ bir üsluba sahip olmakla birlikte düzyazı suretinde yazdığı Mesnevî-i Nuriye’nin tercümesinde karşılaşılan en temel zorluk bizatihî müellifinin ‘Risale-i Nur’un fidanlığı’ olarak tarif ettiği bu engin eserinin anlam ve kavram zenginliğini aynı coşkulu üslubu da koruyarak çevrildiği dile yansıtabilmekle ilişkilidir. Yazar İsmail Mutlu’ya teşekkürler Mesnevi-i Nuriye günümüz Türkçesiyle yazmış olduğu be eser için. Ali Gürkan Demircan – ALANYA
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
abdulmecid ağabeyin yaptığı tercüme her ne kadar üstad hazretlerinin üslubu bediasına en yakın olan uüslup olsa da bazı yerler tercüme edilmemiş olmasından başka tercümelere de ihtiyaç hasıl olmuştur. umarım bu kitap o ihtiyacı giderir.
Bediuzzaman hz.lerinin, tercüme eserlerinden olan bu eser okunmakla sayısız bilgilerin öğrenileceği muhakkaktır.
Mevlânâ Celâleddin Rûmî’ den sonra ‘mesnevî’ namıyla en ziyade şöhret bulan eser, Bediüzzaman Said Nursî’nin Mesnevî-i Nuriye’si olsa gerektir. Rûmî’nin Farsça Mesnevî’sine karşılık, Bediüzzaman’ın Mesnevî’si Arapça olarak yazılmıştır ve dolayısıyla, Türkçe okuyanlar her ikisini de tercümesinden okumak durumundadırlar. İşte bu noktada, her ikisi için ‘iyi çeviri’ bir ihtiyaç olarak karşımızda duruyor. Mevlânâ’nın Mesnevî-i Şerîf’inin manzum olması onun Türkçe çevirisini ortaya koymaya çalışan bütün gayretli isimleri zorlayan en önemli unsur iken, Bediüzzaman’ın ‘şiire benzer’ bir üsluba sahip olmakla birlikte düzyazı suretinde yazdığı Mesnevî-i Nuriye’nin tercümesinde karşılaşılan en temel zorluk bizatihî müellifinin ‘Risale-i Nur’un fidanlığı’ olarak tarif ettiği bu engin eserinin anlam ve kavram zenginliğini aynı coşkulu üslubu da koruyarak çevrildiği dile yansıtabilmekle ilişkilidir. Yazar İsmail Mutlu’ya teşekkürler Mesnevi-i Nuriye günümüz Türkçesiyle yazmış olduğu be eser için. Ali Gürkan Demircan – ALANYA