“Bu roman bence alanında bir ilk ve henüz keşfedildiğini sanmıyorum. Hatta bu eser beyazperdeye aktarılsa Holywood tarzı bir Türk sineması olur…Saatsiz Zamanlar’ın giriş bölümü ilginç… Sanki bütün her şey baştan okura veriliyor gibi geliyor. Ama roman sayfaları ilerledikçe başta anlatılanların tamamen eksik olduğunu gösteriyor. Hatta ilk başta baş kahramanın Deli Ziko olduğu algısı epeyce zaman sizi ikna edebilir. Gerçekte romanın üç ana kahramanı var: Erdem, Deli Ziko ve Ceren…Giriş bölümünde dikkat çeken bir husus daha var: Bir köy romanı havası hakim. Ama ilerleyen bölümlerde bambaşka bir dünyanın kapıları açılıyor.Giriş bölümünde kafa karıştıran en çarpıcı detay Deli Ziko’nun hızlı bir şekilde yaşlanması. Bu muammanın cevabını neredeyse roman biterken almış olacaksınız. Görünüşte sade bir roman ama ilerledikçe muammalar, dilemmalar (kitaptan alıntı yaptım) karmaşık bir senaryonun içine çekiyor sizi…Saatsiz Zamanlar ismini epeyce düşündüm ama kitabı okuyunca bu romana verilebilecek en güzel isim olduğuna kanaat getirdim. Zaman ile ilgili daha evvel hiç aklınıza gelmeyecek detaylar, olaylar var… Yaşam-ölüm arasındaki ve sonrasındaki zamansal çizgiler sizi bambaşka dünyanın içine çekecek.Konusu nedir diye merak edenler olabilir… Kısaca; insanın ruh ve beden çizgisinde durduğu noktanın hayat algısını baştan sona yeniden şekillendirebileceğini metafizik boyutlarla anlatan bir roman. Bir yönüyle yazarın ifadesiyle; modern çağın tasavvufu da diyebiliriz. Erdem karakteri beden çizgisinde yaşayan sıradan bir kişi… Deli Ziko ile tanıştıktan sonra ruh çizgisinde bir noktaya doğru ilerliyor… Deli Ziko’nun talimatları Erdem’i deyim yerindeyse çilehanede pişiriyor. Piştikçe Erdem’de değişik haller meydana geliyor. Özellikle mezar seansları sırasında yaşananlar uykularınızı kaçırabilir… Ben bir kaç kere rüyamda kendimi Ziko Dağında gördüm.Bu arada bir Ceren vakası var. Ceren, Erdem’in nişanlısı… Fena halde de tutkun ona… Roman aslında aşkı anlatıyor. Erdem Ziko’nun peşinde ilahi aşkla beslene beslene Ceren’i ikinci sıraya koymuş. Fakat asıl çarpıcı olan Ceren’in Erdem’e olan aşkı… Öyle bir aşk ki bu meğer Ceren de bu aşkı sebebiyle beden çizgisinden çıkmış, ruh dünyasının kapılarını aralamış. Bir süre sonra Erdem ilahi aşk kapısından Ceren beşeri aşk kapısından girdikleri farklı dünyada buluşmayı başarıyorlar. Ama bu buluşma devreleri ve dengeleri altüst ediyor…Romanın bir yerinden sonra polisiye bir hal alıyor. Halbuki olayların bu yönde gelişeceğine dair emareler hiç yoktu denebilir. Ama konu ilerledikçe bağlantılar netleşiyor… Romanın sonunda bazı soru işaretleri halen devam edecek… Muhtemelen yazar, bunun devamını getirecek…Bu bilgileri verirken çok detaya girmedim… Okurlar çok daha fazlasını bulacak bu romanda… Ben romanları bendeki etki izine göre değerlendiririm… Öyle sanıyorum ki Saatsiz Zamanlar uzun zaman beni etkisinde tutacak… Şikayetçi de değilim doğrusu, bu etkiden hayli memnunum…”