Bu kitap, Rıza Nur'un tartışılan dört ciltlik hatıratından derlenmiş, tüm hatıratı içinde kendisi ile ilgili olarak anlattıklarından oluşan ilk cilttir. İkinci ciltte Rıza Nur- İnönü kavgasını, üçüncü ciltte ise, Rıza Nur -Atatürk kavgasını vereceğiz.Rıza Nur'un parlak bir kişiliği vardır. O, bir zamanlar kahramandı. Hızlı bir ittihatçı, hızlı bir Türkçü, bir bilim adamı, sanatçı, tarihçi. Birçok özellikleri olan biri. Kemalist inkılabların doğmasında ve yerleştirilmesinde öncü rolü oynamış biri. Hatıratında bütün bunları, ayrıntılı bir şekilde anlatır.Rıza Nur, kronik bir muhaliftir aynı zamanda. Mustafa Kemal'e karşı da, İnönü'ye karşı da radikal bir muhalefet örneği vermektedir hatıratında. Kurdukları düzenin acımasızlığı karşısında, yine de sesini yükseltmekten çekinerek, tüm hesaplaşmasını hatıratına yansıtmaktadır. Hicranını kalbine gömmüştür. Belki bir gün, yeni insanlar, yeni iktidarlar, bir devrin muhasebesini isteyebilirler. Rıza Nur, bir dönemi sorgulamak için bir savcı gibi araştırır her olayı ve sonunda Hatırat çıkar ortaya.Hatıratın keşfi, Kemalistler'I korkutmuştur; ürkütmüştür. İddialar bu ütopyayı sona erdirecek çaptadır. O zaman Rıza Nur'a saldırırlar. Hiç kimse Rıza Nur'un kendini eleştirdiği kadar, O'nu eleştiremez. Ve öyle olmuştur. Rıza Nur, samimiyetini, iddialarının doğruluğunu göstermek, sözlerinin etkisini azaltmaya yönelik kendine karşı kampanyaları geçersiz kılmak için, kendi aleyhinde olan şeyleri de bir bir anlatır. Hatıratı, Osmanlı'nın son günlerini, Cumhuriyetin kuruluş dönemini, İttihatçıların Avrupa günlerini, aile ilişkilerini belgelemek açısından da büyük önem taşımaktadır.Biz bu iddiaların iddiacısı değiliz. Biz, gerçeği arıyoruz. Tarihin üzerindeki şalı kaldırıyoruz sadece. Tarih kendi hükmünü bu ortamda, kamunun vicdanında tayin edecektir.
Rıza Nur’un Hayat ve Hatıratım serisini okumayı uzun zamandır düşünüyordum. Zira Türk siyasetinde önemli bir yere sahip olan ve muhalif kişiliği ile tanınan Rıza Nur’un hayli tartışılan anı ve ifadelerinden birçok eser alıntı yapmış ve tartışma yaratmıştı Türkiye’de. Özellikle İsmet İnönü ve Mustafa Kemal’e olan muhalifliği bu tartışmada sanırım en önemli etken. Resmi tarih söylemlerinden farklı bir yakın tarih okumak isteyenler için okunması gereken bir seri diyebilirim. Serinin bu birinci kitabında Rıza Nur çocukluğundan ve ailesinden başlayarak Anadolu’da oluşan Kuvayi Milliye hareketine kadar getiriyor okuyucuyu. Birinci ciltte dikkat çeken unsur Rıza Nur’un kimseye güvenmeyen ve sevmeyen bir kişilikte olması. Bunu çok açık sık sık dile getiriyor eserinde. Muhalif kişiliği, genç yaşında hemen her şeye yaptığı itiraz, gençlik yıllarında tıbbiye mektebindeki kavgaları hayli ilginç. Rıza Nur eserinde kendisine ait yanlışları da samimiyetle ifade etmiş. Çapkınlıklarını, rezilliklerini bile kaleme almış. Belki bu sebeple Rıza Nur’un eleştirdiği kişilerle ilgili kavgalarını düşüncelerini okurken bu satırlar samimiyetsiz ve yalan olarak gelmiyor okuyucuya. Bana gelmedi en azından. Özellikle İttihatçı hareket içinde yer alan Rıza Nur 2.Abdülhamit’i gayet net ve tartışmasız istibdat padişahı olarak değerlendiriyor ve bugün 2.Abdülhamit’e methiyeler düzmek için yarışan günümüz yazarlarının çoğunu köşeye sıkıştıracak anılara sahip. Tabi İttihatçı hareketten ayrıldıktan sonra ülkeyi bir uçuruma yuvarlayan ve Abdülhamit’i mumla aratacak bir istibdat yönetimi uygulayan bu harekete de en sert muhalefeti yine kendisi yapıyor görünüyor. Tıp eğitimi süreci de hayli ilginç ve zengin bir birikime sahip. Rıza Nur bu eseri kaleme aldığında 17 yıllık evliliğini sürdüren bir yazar. Bunu şunu için yazıyorum. Refikası olan hanım tam bir zır deli. Tartışmasız bir deli. Hanımının yaptıklarını okurken ben bu kadını pencereden aşağı atmak istedim açıkçası. Benim bile okurken psikolojimin bozulduğu bir evlilik sonucu Rıza Nur’un psikolojisinin bozulmamış olması sanırım mümkün değil. Belki bu cehennem azabını içeren evliliği sebebiyle geçmişe dönük anılarını değerlendirip kaleme alırken daha acımasız olmuş olabilir Rıza Nur. Ben eseri işaret yayınlarından okudum. Objektif ve yorum yapmadan hiçbir satırı da kesmeden düzenlenmiş olması çok önemli bu eser için. Resmi tarih adıyla birçok eserin yok sayıldığı Türkiye’de bu eserde zamanla içi kırpılmış ve suya sabuna dokunmayan bir hatıra defterine dönüşebilir bazı yayınevlerince. O nedenle bir an önce okuyun derim.
bu kitabın sansürsüz hali galiz küfürler ve hakaretlerle dolu fakat dilipak ın derlemesi hem devlet büyüklerimize yapılmış büyük ayıpları dezenfekte etmekte hem de okuyucuların yakın tarihimize ait gerçekleri kaynağından öğrenme fırsatı vermektedir. yayınevinin en kısa zamanda bu kitabın yeni bir baskısını yapmasını ve daha fazla okuyucuyla buluşturmasını diliyorum…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Rıza Nur’un Hayat ve Hatıratım serisini okumayı uzun zamandır düşünüyordum. Zira Türk siyasetinde önemli bir yere sahip olan ve muhalif kişiliği ile tanınan Rıza Nur’un hayli tartışılan anı ve ifadelerinden birçok eser alıntı yapmış ve tartışma yaratmıştı Türkiye’de. Özellikle İsmet İnönü ve Mustafa Kemal’e olan muhalifliği bu tartışmada sanırım en önemli etken. Resmi tarih söylemlerinden farklı bir yakın tarih okumak isteyenler için okunması gereken bir seri diyebilirim. Serinin bu birinci kitabında Rıza Nur çocukluğundan ve ailesinden başlayarak Anadolu’da oluşan Kuvayi Milliye hareketine kadar getiriyor okuyucuyu. Birinci ciltte dikkat çeken unsur Rıza Nur’un kimseye güvenmeyen ve sevmeyen bir kişilikte olması. Bunu çok açık sık sık dile getiriyor eserinde. Muhalif kişiliği, genç yaşında hemen her şeye yaptığı itiraz, gençlik yıllarında tıbbiye mektebindeki kavgaları hayli ilginç. Rıza Nur eserinde kendisine ait yanlışları da samimiyetle ifade etmiş. Çapkınlıklarını, rezilliklerini bile kaleme almış. Belki bu sebeple Rıza Nur’un eleştirdiği kişilerle ilgili kavgalarını düşüncelerini okurken bu satırlar samimiyetsiz ve yalan olarak gelmiyor okuyucuya. Bana gelmedi en azından. Özellikle İttihatçı hareket içinde yer alan Rıza Nur 2.Abdülhamit’i gayet net ve tartışmasız istibdat padişahı olarak değerlendiriyor ve bugün 2.Abdülhamit’e methiyeler düzmek için yarışan günümüz yazarlarının çoğunu köşeye sıkıştıracak anılara sahip. Tabi İttihatçı hareketten ayrıldıktan sonra ülkeyi bir uçuruma yuvarlayan ve Abdülhamit’i mumla aratacak bir istibdat yönetimi uygulayan bu harekete de en sert muhalefeti yine kendisi yapıyor görünüyor. Tıp eğitimi süreci de hayli ilginç ve zengin bir birikime sahip. Rıza Nur bu eseri kaleme aldığında 17 yıllık evliliğini sürdüren bir yazar. Bunu şunu için yazıyorum. Refikası olan hanım tam bir zır deli. Tartışmasız bir deli. Hanımının yaptıklarını okurken ben bu kadını pencereden aşağı atmak istedim açıkçası. Benim bile okurken psikolojimin bozulduğu bir evlilik sonucu Rıza Nur’un psikolojisinin bozulmamış olması sanırım mümkün değil. Belki bu cehennem azabını içeren evliliği sebebiyle geçmişe dönük anılarını değerlendirip kaleme alırken daha acımasız olmuş olabilir Rıza Nur. Ben eseri işaret yayınlarından okudum. Objektif ve yorum yapmadan hiçbir satırı da kesmeden düzenlenmiş olması çok önemli bu eser için. Resmi tarih adıyla birçok eserin yok sayıldığı Türkiye’de bu eserde zamanla içi kırpılmış ve suya sabuna dokunmayan bir hatıra defterine dönüşebilir bazı yayınevlerince. O nedenle bir an önce okuyun derim.
bu kitabın sansürsüz hali galiz küfürler ve hakaretlerle dolu fakat dilipak ın derlemesi hem devlet büyüklerimize yapılmış büyük ayıpları dezenfekte etmekte hem de okuyucuların yakın tarihimize ait gerçekleri kaynağından öğrenme fırsatı vermektedir. yayınevinin en kısa zamanda bu kitabın yeni bir baskısını yapmasını ve daha fazla okuyucuyla buluşturmasını diliyorum…