Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun, genellikle iki zıt biçimde açıklanmasına alışığız. Bir uçta, Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’i yıllarca bir “milli sır” olarak sakladıktan sonra “bize armağan ettiği”destanı yer alır. Diğer uçta ise, Cumhuriyet’in tamamen “tepeden inme” bir dayatma olduğunu anlatan muhafazakar-İslamcı muhalif anlatı. Aslında, aynı mantığa dayanan iki anlatı... Faruk Alpkaya’nın kitabı, bu iki yaklaşımın dışına çıkarak, Cumhuriyet’ingerçekten nasıl kurulduğunu bütün ayrıntısıyla ortaya koyuyor. Cumhuriyet’in ilan, Hilafet’in ilga ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nunkabul edildiği 9 aylık dönemin adım adım bütün gelişmelerini inceliyor. Bu dönemde, “milli sır” ve “tepeden inme cumhuriyet” anlatılarının hilafına, Cumhuriyet fikri ve biçimi üzerinde etraflı bikamusal tartışmanın yürütüldüğünü de gösteriyor. Dolayısıyla, Cumhuriyet’e verilen tarihsel biçimin, muhtemel siyasal mücadeleseçeneklerinden bir olduğu ortaya çıkıyor. Kısacası, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu hakkında belki de ilk defa bütünlüklü tarihsel bir incelemeyle karşı karşıyayız.
Yazar saltanatın kaldırılması, cumhuriyetin ilanı, halifeliğin kaldırılması ve anayasa tartışmaları ile ilgili meclis zabıtlarından yola çıkarak siyasi ortamı değerlendirmiş. O sıralarda da mecliste bu konular üzerinde hararetli tartışmalar olduğunu, gelişmelerin hiç de öyle “bir günde cumhuriyeti ilan ettik” cinsinden olmadığını, konu hakkında milletvekillerinin seviyesi yüksek tartışmalara girdiğini görüyoruz. Yazar sadece aktarıcı olarak kalmış tartışmalar hakkındaki görüşünü belirtmemiş.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
tarafsızca yazılmış, kişisel görüşe pek yer verilmemiş bir kaynak kitap..
Yazar saltanatın kaldırılması, cumhuriyetin ilanı, halifeliğin kaldırılması ve anayasa tartışmaları ile ilgili meclis zabıtlarından yola çıkarak siyasi ortamı değerlendirmiş. O sıralarda da mecliste bu konular üzerinde hararetli tartışmalar olduğunu, gelişmelerin hiç de öyle “bir günde cumhuriyeti ilan ettik” cinsinden olmadığını, konu hakkında milletvekillerinin seviyesi yüksek tartışmalara girdiğini görüyoruz. Yazar sadece aktarıcı olarak kalmış tartışmalar hakkındaki görüşünü belirtmemiş.