Zamanı Aşan Şehirler

Kategori: Turizm-Gezi Yazar: Ersin Nazif Gürdoğan Yayınevi: Iz Yayıncılık

Zamanı Aşan Şehirler

  • Yayın Tarihi: 01.01.2013
  • ISBN: 9789753551052
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 153
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 13 x 20 cm
Tanıtım Bülteni
“Asya’nın beş güzel şehrini odak noktası olarak alan Zamanı Aşan Şehirler, Sovyetler Birliği dağılmadan önce seçkin bir toplulukla, 1991 yılının Nisan ayında Azerbaycan ve Özbekistan’a düzenlenen bir gezinin ardından ortaya çıktı. Bu kitap, büyük İslam milletinin değişik soylarının birbirlerini daha yakından tanımalarına bir katkıda bulunabilirse, amaçlanan hedefe ulaşmış olacaktır.”
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Zamanı Aşan Şehirler PDF 6.35 MB İndir
Zamanı Aşan Şehirler EPUB 7.10 MB İndir
Zamanı Aşan Şehirler MOBİ 5.60 MB İndir
Zamanı Aşan Şehirler ODF 5.98 MB İndir
Zamanı Aşan Şehirler DJVU 7.47 MB İndir
Zamanı Aşan Şehirler RAR 4.86 MB İndir
Zamanı Aşan Şehirler ZIP 4.48 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Doğunun Müslümana, Türke yurt ve kök şehirlerini başka bir kalemden tanıma fırsatı bulduk. Teşekkürler.


asyanın sehirlerini merak ettiğim için okuduğum beğendiğim bir kitap oldu ama basım tarihi biraz eski olduğu için sehirlerde değişen durumlar ve yerler açısından keske daha güncel olsaydı dedim


Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir eserinin yurt dışı versiyonu diyebiliriz. Sovyetler sonrası Orta Asya’nın durumunu bizlere tekrar hatırlatıyor.


Bakü-Şeki-Taşkent-Semerkant-Buhara. Sovyetler dağılmadan önce 1991’de Aydınlar Ocağının Hayrettin Karaman, Nevzat Yalçıntaş, Ali Özek, Mehmet Maksutoğlu, Naim Karaman ve yazar gibi değerli hocaların da içerisinde bulunduğu bir toplulukla Azerbaycan ve Özbekistan’a düzenlediği bir gezinin ardından, bu kitap kaleme alınmış. Her ne kadar yazar, o tarihleri anlatsa da kalıcı bilgiler de takdim etmiş. Yazar, şehirleri anlatırken, ortak mayamız olan bilgilerle de süsleyerek kalıcı bilgiler oluşmasını sağlamış. N. Fazıl ve S. Karakoç’tan yapılan alıntılarla konuyu harmanlama kitaba zenginlik kazandırmış. Gidip de göremeyenler için bir parmak bal niteliğinde olan kitabın gidecek olanlara da bir rehber niteliği taşıması bir özellik olarak zikredilebilir. Kitaptan bir kısım alıntılar şöyle:Yirmibirinci yüzyılın dervişleri işletmeler olacak. Sermayenin ihraç edildiği ülkeye, dil, kültür ve sanat da hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla gider. (s.9)Malik eş-Şahbaz(Malcolm X) Mekke’yi zaman kadar eski bir şehir olarak niteler. (s.18) Mekke ve Medine erdemde bütün şehirlerden önce gelir. Necip Fazıl’ın deyişiyle ‘Mekke sert çehreli ve çatık kaşlı, Medine ise güler yüzlü ve tatlı bakışlı’ Mekke Allah’ın celal, Medine de cemal sıfatından işler taşır. Dünyada her şehir, Medine ve New York’u gündüzün geceyi, gecenin de gündüzü içinde taşıdığı gibi dokusunda taşır. Medine’nin ağırlık kazandığı şehirlerde hoşgörü ve güleryüz öze çıkarken, New York’un ağırlık kazandığı şehirlerde şiddet ve çatışma öne çıkar. (s.21)BAKÜ: Bakü’ye hakim bir meydanda yer alan Şehitler Bahçesi, en ziyaret edilen semti. Hangi coğrafyada olursa olsun Müslümanların kurduğu her şehrin gerçek sahipleri şehitler. Bir şehirde yaşayanlar, şehitler gibi vakti düştüğünde toprağın üstü kadar, altını da sevmesini bilemezlerse, başlarını dik tutmakta çok zorlanırlar. (s.37) ŞEKİ: Bakü ile Şeki arasındaki ilk önemli yerleşim merkezi Şamahı. Şamahı büyükçe bir kaza. Şirvanşahlar döneminde Azerbaycan’ın başkenti olmuş. Şamahı’nın merkezi bir yerinde, yan yana iki büyük kubbesi olan 1743’te yapılmış Cuma Camisi var. Azerbaycan’ın hiciv şairi Mirza Ali Ekber Sabir Şamahılı. Şiirlerini topladığı ‘Hophopname’si A. Mecit Doğru Türkiye Türkçesi ile yayınladı. (s.60)Şamahı kilimleriyle, Şeki ipekli dokumalarıyla ünlüymüş. Bursa Türkiye’nin, Şeki Azerbaycan’ın ipekçilik merkezi. (s.63)Han Sarayı, Şeki’ye her gidenin görmeden gelmediği bir sanat eseri. Eşsiz bir minyatür ev. Sarayın iç ve dış bütün duvarları Anadolu’da örneği pek olmayan bir biçimde işlenmiş. Her oda, her salon, her duvar bir halı gibi rengarenk. Yüzyıllık çınarlarla dolu geniş bir bahçe içindeki saray, Kafkas dağlarının eteğinde kente egemen bir konumda. Bu stratejik konumu, onun bölgeye gelen ordulara karargah olmasına yol açmış. (s.72)Şeki, Bahtiyar Vahabzade’nin memleketi.TAŞKENT: Taşkent’te geniş caddeler ve yeşil alanlar kentin merkezinde önemli bir yer tutuyor. Taşkent’in ikibin yıllık bir tarihi varmış. Timur zamanında Orta Asya’nın önemli kültür merkezlerinden biriymiş. Taşkent 1929’da Özbekistan’ın başkenti olmuş. (s.92) Hoca Alemdar cami Ömer b. Abdülaziz döneminde yapıldığı söyleniyor. (s.115)Eski Taşkent’te dörtyüz yıl önce inşa edilmiş Barak Han Medresesi’ne büyük bir taç kapıdan giriliyor. Medresenin karşısında kubbesiz Tille Şeyh Camisi var. (s.96)Allah vermeyeceğini istetmez. (İmam Rabbani) (s.101)Bütün sanatlar camiye götürürler ve cami de insanı duaya götürür.(R. Garaudy) (s.110)SEMERKANT: Semerkant, Türklerin 7. yy’da kültür merkezlerinden birisi olmuş. Taşkent’ten Semerkant’a giderken insanı büyüleyen bir güzelliği olan Timur kapısından geçilir. (s.119)Registan meydanı, biri, karşılıklı birbirine bakan iki medresenin arasında olmak üzere eşsiz güzellikte üç medreseden oluşuyor. Kim ne derse desin, neresinden bakılırsa bakılsın, güzellikte dünyada hiçbir meydan Registan Meydanı ile yarışamaz. Üç medreseden biri Timur’un torunu, ünlü bir astronom olan Uluğ Bey’in adını taşıyor. (s.122)Sanatçıların ne orduları ne de silahları var! Ama onlar gönülleri fethederek ülkeleri ele geçirirler. Ali Şir Nevai, ‘Hiç ordum olmadığı halde, Çin sınırına ve Tebriz’e kadar bütün Türk ve Türkmen illerini, sadece divanımı göndermek suretiyle fethettim’ der. Ülkeleri sanatlarıyla fethedemeyenler, ordularıyla hiç fethedemezler. (s.123)Özbekistan sınırları içinde kalan İmam Buhari’nin türbesi Semerkant’ın 40 km dışında bulunuyor. (s.125) Semerkant’ın siluetini oluşturan Timur’un türbesi, lale soğanı biçiminde Türk mavisi kubbesiyle Semerkant’ın simgesi olmuş. Şehir içinde nerede olursanız olun ilk gördüğünüz bu görkemli kubbedir. (s.130)İslam dininin Semerkant ve Buhara’da yerleşmesine sahabeden Kusam b. Abbas’ın büyük rolü olmuş. Peygamberimizin amcasının oğlu olan Kusam 675’de Semerkant’ta şehit düşmüş. Timur, Kusam b. Abbas için kırk basamak merdivenle çıkılan tepeye bölgeye özgü kubbeler ve eşsiz çinilerle kaplı güzel bir türbe yaptırmış. Kusam b. Abbas Semerkant’ın Eyüp Sultan’ı. (s.133)BUHARA: Buhara Anadolu’nun Müslümanlaşmasında büyük görev yüklenen Horasan erenlerinin kaynağı. (s.152) Buhara Maveraünnehir’de kurulan ilk Türk Devleti Samanoğullarının başkenti olmuş. (s.155). Farabi Buhara’da 870 yılında doğmuş.(s.158) Buhara’nın kalbi, tasavvuf yolunun büyüklerinden Bahaeddin Nakşibend’in kabri çevresinde atıyor.(s.163) Kabri Buhara’ya 20 km dışında Kasrı Arifan’da. (s.164)Buhara’nın merkezinde de, Semerkant’taki büyük Bibi Hatun Camisi gibi bir Cuma camisi var. Buhara’ya ilk cami, Müslüman orduların komutanı Kuteybe tarafından 713’de yapılmış.(s.167)Mir Arap medresesi ile Cuma Camisi arasındaki büyük minarenin o ilk camiden geriye kaldığı söyleniyor. Cuma Camisinin kıblesi dışında her üç cepheden girilmesi için büyük taç kapılar yapılmış. Caminin üstü açık bir orta alanı var. Bu alanın etrafı 380 kubbeli kapalı mekanla desteklenmiş. (s.168)‘Avlanmayan, av olmaya çıkar.’ (s.178)


Ersin Nazif Hoca, Orta Asya’da gezdiği/gözlemlediği şehirlerin yalnızca fiziksel boyutunu gözler önüne sürmüyor, o şehirlerin ekonomik ve sosyal değişimlerini de okurun belleğine düşürüyor. Sürükleyici ve düşündürücü bir çalışma.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*